Almanya’nın 2025’te Artan Silahlanmasının Stratejik Sonuçları
1. NATO içindeki askeri ve politik rolü
Rusya-Ukrayna savaşı Almanya’yı yıllarca süregelen kısıtlamaları geride bırakmaya zorladı. Berlin, 2022’de ilan ettiği yeni güvenlik doktriniyle savunma bütçesini artırmaya yönelik taahhütlerini hayata geçirdi. 2023’te Almanya resmen GSYH’nin %2’si hedefini benimsedi ve 2024’te bu eşiğe ulaştırır. Cumhurbaşkanı Steinmeier, NATO’ya yaptığı konuşmada Almanya’nın ordusunu ve altyapısını “Avrupa’nın normal savunmasının omurgası” haline getirme sözü verdirir. Bu ifadeler, Berlin’in artık müttefiklere yük paylaşımı konusunda güvence verdiğinin işaretidir. Almanya, 2024’te savunma harcamalarını €77,8 milyara çıkararak İngiltere’yi geride bırakıp AB’nin en büyük savunma harcamasını yapmıştır; bu sıçrama büyük oranda €100 milyarlık özel fon sayesindedir.
- Savunma harcamaları 2022’de GSYH’nin %1,38’inden 2024’te %2’sine yükseldi (Boris Pistorius bu oranın %3,5’e çıkarılabileceğini açıkladı).
- Steinmeier, Almanya’yı müttefikler için “savunmanın omurgası” yapma sözü vererek yük paylaşımındaki yeni kararlılığa işaret etti.
- 500 milyar Euro’luk altyapı ve savunma fonu, %1’i aşan savunma harcamalarının borçlanma kurallarından muaf tutulmasını öngörüyor.
- Bu gelişmeler, Berlin’in NATO içinde daha güçlü bir askerî rol ve güvenilir bir müttefik konumu üstlenme kararlılığını pekiştirdi.
2. Avrupa savunma politikaları üzerindeki etkisi
Almanya’nın silahlanmasındaki ivme, AB düzeyinde savunma işbirliğine de yansıyor. Avrupa Savunma Fonu (EDF) altında 2024 çağrılarında yaklaşık 62 ortak projeye ~1 milyar Euro tutarında destek verilmesi planlanıyor; böylece 2021’den bu yana kümülatif yatırım €4 milyarı aşacak. Bu fon, kritik teknolojilerde Ar-Ge çalışmalarını destekleyerek üye ülkelerin ortak kabiliyet geliştirmesine imkan sağlıyor. Fransa ve Almanya, bu kapsamda savunma sanayini Avrupa çapında birleştiren büyük projelerde öncü rol üstleniyor. Örneğin Ana Muharebe Tankı Sistemi (MGCS) projesi için Almanya’da Köln merkezli bir proje şirketi kuruldu. Mart 2025’te Merz ve Macron yaptığı görüşmede ise tanktan uçaklara uzanan yeni nesil silah sistemleri projelerinde işbirliğini hızlandırma ve bir Franco-İttifak savunma konseyi kurma taahhüdü verildi. Bu girişimler, ülkelerin ulusal projelerini koordine etmeye, ortak ihtiyaçları belirlemeye ve PESCO çerçevesinde Avrupa çapında savunma kapasitesi oluşturmayı hedefliyor. Özetle, Almanya Fransa önderliğinde Avrupa savunma entegrasyonuna katkıda bulunuyor ve Avrupa savunma sanayi stratejisinin merkezine yerleşiyor.
- Avrupa Savunma Fonu 2024’teki çağrılarda öncelikli stratejik ihtiyaçlara yönelik Ar-Ge projelerine ~€1 milyar yatıracak, bu sayede ortak savunma teknolojileri geliştirilecek.
- Almanya-Fransa işbirliği çerçevesinde yeni ortak projeler (MGCS tankı, gelecek nesil savaş uçakları vs.) hızlandırılıyor. İkili bir savunma konseyi kurulması, Ukrayna desteği ve ortak tedarik planlaması gibi konularda koordinasyonu artıracak.
- Bakan Pistorius da %2 GSYH hedefini “sadece başlangıç” olarak nitelendirerek, NATO içindeki Avrupa sütununun güçlendirilmesi için AB üyelerini daha fazla savunma yatırımı yapmaya çağırdı.
3. Rusya-Ukrayna Savaşı Sonrası Güvenlik Ortamı
Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı geniş çaplı savaş, Almanya’nın güvenlik politikalarında köklü değişikliklere yol açtı. Steinmeier, “Putin savaşı bu kıtaya geri getirdi… Bugün silahsız bir Almanya, silahlanmış bir Almanya’dan Avrupa için daha büyük bir tehdittir” diyerek caydırıcılığın önemini vurguladı. Almanya, güçlü savunma altyapısıyla hem müttefikleri korumayı hem de Rus saldırganlığını caydırmayı amaçlıyor. Bu kapsamda Berlin, geliştirilen bütçeyle Ukrayna’ya Leopard tankları, IRIS-T ve Patriot gibi sistemleri tedarik etti. Nisan 2025’te Almanya, NATO’nun Doğu kanadını desteklemek üzere Litvanya’da 5.000 kişilik kalıcı zırhlı tugay konuşlandırdı. Enerji cephesinde ise savaş, Almanya’yı Rus gazından hızlıca uzaklaştırdı: Şubat 2022 sonrası Scholz yönetimi iki LNG terminali inşasını duyurmuş, şimdi tüm 2025 kargo kabul slotları dolu durumda. Bu adımlar, hem enerji arz güvenliğini artırmak hem de Rusya’nın enerji silahını etkisiz hale getirmek için atıldı. Sonuçta Almanya, hem Doğu Avrupa’da caydırıcılığı güçlendirip müttefiklerini destekliyor hem de enerji kaynaklarında stratejik özerkliğe yöneliyor.
4. Alman savunma sanayii yatırımları
Alman savunma sanayii, artan silahlanma politikasının merkezindeki diğer bileşendir. Berlin, yerli üretimi güçlendirmek için büyük projelere imza atıyor. Üst üste onaylanan savunma satın almalarla 2022–2024 döneminde Bundeswehr ihtiyaçları masaya yatırıldı; 2024’te federal meclis 97 farklı silah ve teknoloji alımını (toplam ~45 milyar €) onayladı. Örnek olarak Rheinmetall ile 155 mm top mühimmatı için 8,5 milyar € tutarında anlaşma yapıldı. Öte yandan Airbus, Kara Kuvvetleri’nin yeni SatcomBw 3 iletişim uyduları ihalesini kazanarak 2,1 milyar €’luk bir sözleşme üstlendi.
- Hükümet, savunma üreticilerinin iş yükünü artırmak için bürokrasiyi azaltmayı ve stratejik durumlarda şirketlere devlet katılımını içeren yeni bir sanayi stratejisi hazırlıyor.
- Savunma Bakanı Pistorius, “Devlet kendini düzenleyici olarak değil, savunma endüstrisinin ortağı olarak görmeli” diyerek endüstriye destek planlarını vurguladı. Hedef, kilit teknolojilerde (mühimmat, sensör, silah sistemleri vb.) ithalata bağımlılığı azaltmak.
- Mali Politikalar: Maliye Bakanı Lindner, özel savunma fonu bitince (2028 sonrası) ek 9 milyar € savunma harcaması sağlanacağını belirtti; böylece NATO %2 hedefi uzun vadede koruma altına alınacak.
5. Kamuoyu, siyasi tartışmalar ve anayasal sınırlar
Almanya’da halk büyük oranda silahlanmayı destekliyor. DGAP-Forsa’nın Mart 2025 anketi, Almanların %69’unun gerekirse Avrupa ortak ordusu kurulmasından yana olduğunu gösterdi. CDU/CSU, SPD ve Yeşiller tabanında savunma harcamalarının artırılmasına ciddi destek var. Buna karşın, sol (Die Linke) ve aşırı sağ (AfD) hâlâ temkinli duruyor. Siyasi arenada ise koalisyon pazarlıkları yoğun geçiyor; tarihi bir gelişme olarak Mart 2025’te Bundestag, savunma harcamalarının %1 GSYH üzerindeki kısmını Almanya’nın geleneksel borçlanma kısıtlamalarından muaf tutan anayasa değişikliğini kabul etti. Yeşiller’in desteğiyle oluşturulan bu uzlaşmayla ayrıca altyapı yatırımları için €500 milyarlık ekstra borçlanma imkanı sağlandı. Bu adımlar, Alman borç Freni’nin zorlayıcı etkisini ilk kez büyük ölçüde ortadan kaldırdı. Uzmanlar, “Almanya’nın alışık olduğu borç korkusunun tarihi bir kırılmasını” eleştirerek bu değişikliğin iç siyasette tartışma yaratabileceğine dikkat çekiyor.
Sonuçta kamuoyu ve siyaset, artan tehdit algısı karşısında silahlanma anlayışını önemli ölçüde dönüştürdü; ancak değişimin önü, anayasada yapılan bu düzenlemeler ve halk desteği sayesinde açılmış durumda.
Fahir ÖNER
IPCC Genel Bşk.Yrdc.