Stratejik Hedefler ve Gelişen Ülkeler
Hedeflerimizi detaylı bir şekilde ele almadan önce, yaşadığımız çevre koşullarını ve karşılaştığımız sıkıntılı durumları gözden geçiriyoruz. Bazen toplum olarak üzerimize ağırlık çökmüş gibi hissediyor, her şeye sessizce katlanmayı bir alışkanlık hâline getirdiğimizi fark ediyoruz. İtiraz edenlerin önüne çıkan engeller ve geçmişte yaşanan ihanetler, tarihin karanlık yüzünü bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu karmaşık atmosferde çözüm arayışı içinde bulunmak, ekonomik zorlukların gölgesinde mücadele eden bireylerin umutlarını daha da zorluyor.
Yeryüzünde devam eden acımasız savaşlar ve görünmez yöntemlerle gerçekleştirilen istilalar, pek çok insanın hayatını derinden etkiliyor. Güç sahibi olmak uğruna hareket eden gruplar, insanoğlu üzerinde yıkıcı bir etkisi olan sisteme destek veriyor gibi görünüyor. Bireysel çıkarların toplumsal değerlerin önüne geçmesi, sorunların daha da büyümesine neden olan unsurlardan biri.
Sonuç olarak, iklim değişikliği ile dünyanın kuraklık tehdidi altına girmesi, çevresel ve ekonomik krizlerin birbirini tetiklemesine yol açıyor. Hayvanlar ve insanlar için ölümcül sonuçlar doğuran hava kirliliği, insanlığı ekonomik çöküşe sürükleyen ağır bir yük hâline gelmiş durumda. Tüm bu olaylar, ortak bir çıkar çerçevesinde hareket eden belirli gruplara hizmet ediyor gibi. Bu grupların ahlaki değerlerden uzaklaşarak yalnızca kendi çıkarları için çalışan bir yapıya bürünmesi ise geleceğe dair endişeleri artırıyor. Tanrı veya Allah anlayışından kopmuş bir bakış açısı, insanlığın özünden uzaklaşmasının bir sembolü hâline dönüşmüş durumda.
Gülper Yılmaz