TEBRİZ NOTLARI
Bu yazı 28 Mart-3 Nisan 2025 tarihlerinde Ramazan Bayramı tatilini geçirmek için gittiğimiz İran’ın Tebriz şehrindeki gördüklerimiz, gözlemlerimiz ve değerlendirmelerimizi içermektedir.
Her hafta Çarşamba ve Cuma günleri Trabzon’dan gelip öğleden sonra yaklaşık saat 16:00 sularında Erzurum’dan yolcu alarak İran’a giden Tahran-Trabzon arası çalışan İran otobüsleri mevcuttur. Bizim tercih ettiğimiz ulaşım aracı da 28 Mart Cuma günü Trabzon’dan gelip Tahran’a kadar giden İran otobüsü oldu. Öncelikle bu yolculuğun maliyetini belirtmekte yarar vardır. Yolculuğumuz Tebriz’e kadar olduğu için kişi başına yaklaşık 800 TL’ye Erzurum’dan Tebriz’e yolculuk yaptık. Otobüsün koltukları çok rahattı ancak Türkiye’deki otobüs firmalarının sunduğu hizmetlere benzer hizmetler yoktu. Erzurum-Tebriz arası yaklaşık 600 km’dir. Normalde 8 saat sürmesi gereken bu yolculuk sınır kapılarındaki aksaklık veya sıkışıklıklara bağlı olarak yaklaşık 15 saat sürdü. Dönüş ise 11 saat.
29 Mart Cumartesi sabah saat 8:30 civarında vardığımız Tebriz’de dostlarımız Doç. Dr. Hüseyin Karabeyli ve Doç. Dr. Ali Shahinpour bizi karşıladılar ve otelimize ulaştırdılar. Öncelikle konakladığımız otelin durumunu belirtmekte yarar vardır. Dört yıldızlı otel El Gölü (Şah Gölü) yolu üzerinde ve çok yakın mesafede bulunmaktadır. Dostlarımız vasıtasıyla %15 indirimle kahvaltı dahil 4 kişi-4 gece kaldığımız otele ödediğimiz miktar yaklaşık 12 bin TL oldu. Bu Türkiye’deki fiyatlara göre oldukça uygundur. Otelin kahvaltısının son derece iyi olduğunu söylemek gerekmektedir. 4 gece 5 gün çerçevesinde temel olarak gördüklerimiz, gözlemlerimiz ve değerlendirmelerimiz ise şu şekilde olmuştur.
İlk karşılaşılan görüntü, bizi dostlarımızın karşılamalarından da anlaşılacağı üzere misafirperver ve güler yüzlü insanların varlığıdır. Özellikle Türkiye’den olan misafirlere ilginin daha yüksek olduğu söylenebilir.
Tebriz’de çok dikkat çeken bir kültür; lokantada veya düğün gibi davetlerde tüketilemeyen yiyeceklerin paketlenip eve götürülmesidir. Bu güzel ve doğru kültürün israfın önlenmesi açısından yaygınlaştırılması ve birçok toplumda uygulanması gerekmektedir. Lokantalardaki yaygın yemek türü ise pilav ile birlikte tüketilen kebap türleridir.
Trafikte ise kuralların karışık olduğu ve yaklaşık 2,5 milyonluk şehirde Türkiye’den gidenlerin araç kullanmakta zorlanacağı belirtilmelidir. Ayrıca yine Türkiye’deki davranışlara benzer şekilde bir an önce öne geçme veya aracın camından bir şeyler dışarı atma kültürünü burada da görebilirsiniz.
Tebriz’de konaklama, yiyecek ve içeceklerin Türkiye’den oldukça ucuz olduğu dikkate alındığında Türkiye’den turizm amaçlı yurt dışına gideceklerin tercih edebileceği en uygun ülkelerden birisinin İran olduğu söylenebilir.
Tebriz şehir merkezinde gezilip görülebilecek en önemli yerler; Göy Mescit, El Gölü (Şah Gölü), Arg-e Tebriz (Tebriz Kalesi), Tebriz Pazarı (Kapalı Çarşı), Belediye Binası, Azerbaycan Müzesi, EynEli Dağı ve mesire yerleri (Teleferik), Şairler Mezarlığı, Kendovan Köyü, Kaçar Müzesi (Amir Nezam Evi), Behnam Evi, Cuma Mescidi, Muhammed Hüseyin Şehriyar’ın Mezarı ve Müzesi, Aziz Stephanos Manastırı’dır. Bunların tamamını gezmek için 2 tam gün yeterli bir zaman dilimidir.
İran’ın önemli sanayi şehirlerinden biri de olan Tebriz’in kapalı çarşısı da ünlüdür. Bu çarşı şehrin en önemli ticaret merkezidir ve dünyanın en büyük çarşısı olduğu belirtilmektedir. Çarşıda İran’a özgü başta ipek halı olmak üzere çok sayıda ürün turistlerin dikkatini çekmektedir.
Tebriz aynı zamanda bir edebiyat ve şiir kentidir. Örneğin, Türkiye’de en çok bilinen şiir kitabı “Haydar Babaya Selam” eserinin sahibi olan ve şiirleri birçok dünya diline çevrilen Muhammed Hüseyin Şehriyar Tebrizlidir. “İsfahan, Nısf-ı Cihan, Eğer Tebriz Nebaşet” (İsfahan Dünyanın Yarısıdır, Eğer Tebriz Olmasaydı) sözünü kullanan Tebrizliler de hem bu şehrin önemini vurgulamakta hem de edebi anlatımlarını ortaya koymaktadırlar.
Tebriz’de konuşulan Azerbaycan Türkçesi, Erzurum şivesine çok benzemektedir. Türkiye Türkçesi ile konuşulduğunda Tebriz’de yaşayanlar %100 anlamaktadırlar. Tebriz şivesini bilmeyen Türkiye’den gidenler ise konuşmaların yaklaşık %80’nini anlamaktadırlar. Bu nedenle Tebriz’de veya İran’ın birçok kentinde iletişim sıkıntısı yaşanmamaktadır.
Tebriz’de ve genel olarak İran’da insanların yaşamayı-eğlenmeyi sever özellikte olduğu anlaşılmaktadır. İmkânı olan ailelerin mutlaka bir bağ evi sahibi olduğu veya bunu istediği görülmektedir. İmkanı olmayanların ise yaşamın güzelliklerini aileleriyle piknik alanlarına giderek çoğunlukla da yer sofrası açarak yeme-içme-gezme-görme zevkini tatmin etme yoluyla yaşamlarını güzelleştirmeye çalıştıkları söylenebilir.
İran’ın resmi para birimi Riyal’dir. Halk ise parayı daha çok Tümen olarak ifade etmektedir. Türk parası İran parasından daha değerli olduğu için Türkiye’den bu ülkeye turist olarak gitmek diğer ülkelerden daha ucuza mal olmaktadır. Tebriz’de güvenlik konusunda hiçbir sorun bulunmamaktadır. Bu açıdan da tercih edilebilir turizm rotalarından birisidir.
Tebriz’de kaldığımız zaman dilimi içerisinde ziyaret ettiğimiz bir diğer kent ise Eher (Aher) şehri oldu. Burada şair ve yazar emekli öğretmen dostumuz Hamid Gence, kızları Ayten ve Aysan ile mimar Araz Gemberzade tarafından karşılanıp şehrin tarihi ve turistik yerlerini görme fırsatı yakaladık. Tebriz’e yaklaşık 100 km mesafede bulunan Eher’de Şeyh Şehabettin Külliyesi, Dr. Kasım Han Konağı, Cuma Mescidi ve Sehend Dağı manzarası görmeğe değer önemli yerlerdir. Şehrin iklimi Erzurum ile benzer özelliktedir ve coğrafyası da Doğu Anadolu Bölgesi görünümündedir.
Gördüğümüz en ilgi çekici kültür ise Nevruz’un 13. Günü Farsçası “Sizdehom Beder” olarak ifade edilen “Tabiat Günü”nün Tebriz ve tüm İran’da büyük bir coşku ve ilgi ile kutlanıp değerlendirilmesidir. Bilindiği gibi Nevruz Bayramı 21 Mart günüdür. İran’da 21 Mart hem bahar bayramı olarak kutlanmakta hem de yeni yılbaşı olarak kutlanmaktadır. Nevruzun başlangıç günü olan 21 Mart’tan sonra 2 Nisan gününe denk düşen 13. gün büyük bir coşkuyla neredeyse tüm insanların tabiata çıktığı, imkânı olmayanların da evinin önüne çıkarak 13’ün uğursuzluğunu ve kötülükleri defeden bu tabiat günü kutlamasıyla son bulan bir tatil süreci yaşanmaktadır.
Anlatılanların daha da geliştirilip Türkiye ile İran arasında tarihi, kültürel ve sosyo-ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine ve gelecekteki olumlu gelişmelere en çok katkı yapacak ise Tebriz-Erzurum-Trabzon Tren hattının iki ülke yetkililerince bir an önce konuşulup gerçekleştirilmesi olacaktır.