EĞİTİM ALANININ DEĞİŞİMSEL PARADOKSU: EĞİTİMSEL NÖROBİLMİ

EĞİTİM ALANININ DEĞİŞİMSEL PARADOKSU:

EĞİTİMSEL NÖROBİLMİ

 

Prof. Dr. Bilal Duman

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi

Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü

bduman@mu.edu.tr bilalduman38@gmail.com

 

Özet

Bu çalışmada eğitim alanının değişimsel paradoksu olan beyin bilimi ve eğitimsel nörobilimin incelmektir. Bu bağlamda Neden Eğitim alanının değişimsel paradoksu beyin bilimi olmalıdır? Sinirbilim bize öğretme konusunda ne öğretebilir? Eğitimsel Nörobilim açısından deneyim temelli öğrenme bütünselliği ve bağlantısallığı gerçekleştirir mi? Nöroplastisite nedir? Beyin temelli öğrenme ve eğitimsel nörobilim nedir? Beyin Gelişiminin İlkeleri nedir? Beyin Neden Nörobilimi Anlamak Durumundayız? Okul ve sınıf ortamlarındaki öğrenme-öğretme süreçleri ve ortamlarındaki öğrenmeler için RAS (Retiküler Etkinleştirme Sistemi) neden önemlidir? Beyin temelli öğrenmede en iyi uygulama nedir? Nöronlarınızın bağlantılarını oluşturmasına ve güçlendirmesine nasıl yardımcı olabilirsiniz? Hangi Öğrenme Stratejileri Beyniniz ile Daha Uyumlu? Beyin Gelişiminin İlkeleri nedir? Soruları tartışılarak cevaplar aramıştır.

 

Abstract

This study aims to examine brain science and educational neuroscience, which are the transformational paradox of the field of education. In this context, why should the transformational paradox of the field of education be brain science? What can neuroscience teach us about teaching? Does experience-based learning achieve holisticness and connectivity in terms of Educational Neuroscience? What is neuroplasticity? What is brain-based learning and educational neuroscience? What are the Principles of Brain Development? Brain Why Do We Need to Understand Neuroscience? Why is RAS (Reticular Activation System) important for learning-teaching processes and learning in school and classroom environments? What is the best practice in brain-based learning? How can you help your neurons create and strengthen their connections? Which Learning Strategies Are More Compatible with Your Brain? What are the Principles of Brain Development? He sought answers by discussing his questions.

 

Nasıl düşündüğümüzü keşfetmeliyiz ki,

düşünce hayatımızı kontrol edebilelim

ve daha iyisi için  değişiklik yapabilelim

 

Neden Eğitim alanının değişimsel paradoksu beyin bilimi olmalıdır? İnsanların bilgisini artırmak inovasyonun anahtarıdır. Bilgi güçtür ve beceri ondan türetilmiş yeterlik-yetkinliktir. Beynimizdeki yaratıcı ve yenilikçi düşünme süreçleri “bilgi-beceri ve yetkinlik” temeli üzerine inşa edilmesi gerekliliği kaçınılmazdır.  Bilgi beceriyi, beceri ise yetkinliği doğurur. Bu beyin döngüsel bir şekilde çalışmasına fırsatlar sağlar.  Beyin bilgiyi beceriye dönüştürdüğünde, en güçlü motivasyon duygusu olan başarı, tüm mutluluk hormonlarını salgılatarak beyin rahatlığını ve beden dinginliğini sağlar. Günümüz dünyası, bilginin beceriye, becerinin ise yetkinliğe dönüştüğü ve yaşam boyu öğrenmenin temel bir ilke olarak benimsendiği rekabetçi bir dünyadır. Böyle bir dünya düzeninde eğitim paradigması eğitimsel nörobilim temelli olması kaçınılmazdır. Çünkü zihnin, zekanın, bilincin, duygunun, algının, problem çözmenin eleştirel ve analitik düşünme becerilerinin merkezi olan beyin eğitimin bir numaralı incelme ve araştırma konusu olmalıdır. Merak, ilgi, keyif ve motivasyon, öğretme ve öğrenmenin temel bileşenleridir; ancak nöroeğitim ve onun beynin nasıl algıladığı, öğrendiği ve hatırladığı üzerine yapılan çalışmalar, yaşam boyu öğrenmeye yönelik çıkarımlara sahiptir ve eğitim teorisi ve pratiğine yeni bir boyut katacaktır. Bu bağlamsal çerçevede beynin işleyişine göz ardı edilerek, davranışın biyolojik ve nörolojik kökenlerini de dikkate almadan, saf bir psikoloji yaklaşımının riskiyle, beyin tarafından gerçek zamanlı olarak gerçekleştirilemeyen mekanizmalara dayanan hatalı teorilere yol açabilen eğitim yaklaşımları geleceği ve gençliğin eleştirel ve analitik zihinsel dünyasını ipotek altına alabilir.

Bilim adamları 1990’lardan günümüze beyin hakkında diğer tüm yüzyıllarda keşfedilenden daha fazla şey keşfettiler. “Beynin on yılı” olarak ilan edilen 1990’lar, nörogörüntüleme teknolojileri sunarak beynin daha iyi anlaşılmasını sağladı (Walker, Chen, Poon ve Hale, 2017). Bu bilimsel genişleme, insan varoluş alanının gizemini çözmeyi amaçlayan bir araştırma seline dönüştü. (Stelzer, Lohmann, Mueller, Buschmann ve Turner, 2014; Tokuhama-Espinosa, 2008). İnsan beyninin işleyişi hakkında 3. nesil bilgide keskin bir artış oldu ve bu bilgiyi uygulamaya dönüştürme girişimleri oldu (Cozolino, 2013; Desautels & McKnight, 2016; Fischer, Goswami, Geake ve the Task Force on the Eğitim Nörobiliminin Geleceği 2010; Schrag, 2011; Sousa, 2010; Varma, McCandliss & Schwartz, 2008).

Sinirbilim bize öğretme konusunda ne öğretebilir? Sinirbilimi bir eğitim aracı olarak kullanmanın iki yöntemi önerilmektedir: Nörobilim, eğitimdeki temel kavramları (örneğin zihniyet, motivasyon, anlam oluşturma ve dikkat) araştırmak için sinirbilimsel bir bakış açısı getiriyor.

  1. Öğrencilere beyinleri hakkında bilgi vermek, onları yanlış bilgiden ve öğrenilmiş çaresizlikten kurtulabilme fırsatları sağlar. Öğrencilerin beyin hakkında bilgi sahibi olması neden önemlidir? Çünkü insan olmanın ne demek olduğunu anlamak temel bir prensiptir. Beyniniz kişiliğinizin, bireyselliğinizin ve yeteneklerinizin özüdür. Beynin nasıl çalıştığını çözmek, insan davranışının ve eylemlerinin temelini anlamamıza yardımcı olacaktır. Her beyin benzersiz olmakla birlikte, tüm sağlıklı insan beyinleri aynı temel yapı ve işlevleri paylaşır (https://qbi.uq.edu.au/brain/nature-discovery/why-study-brain, 2024). Öğrencilere beyin dostu yöntemlerle eğitim vermek, insan beyninin bilgiyi kodlama, birleştirme ve geri alma şekliyle uyumlu ilkelerin uygulanması anlamına gelir. Eğitimsel sinir bilimi, öğrenmeyi ve gelişimi desteklemek için bilişsel, duygusal ve sosyal yönlere bütünsel ve entegre bir bakış açısının önemine işaret etmektedir. Öğrencilere kendi beyinleri hakkında bilgi verirken içerik; bilişsel eğitim, problem çözme, akıl yürütme, dikkat, yürütücü işlevler ve çalışma belleğigibi bilişsel yetenekleri geliştirmeyi hedefleyen müdahaleleri içerir. Bu tür içerikler öğrencinin kendi beyinsel potansiyelini tanıma ve işlemesine yardımcı olabilmektedir.

2.Eğitim tasarımında öğrenmenin nöromekanizmalarını açıklamak, öğrencilerin öğrenmelerini ve eğitim program anlayışını zenginleştirir. Eğitimsel nörobilim bulgularına dayalı öğrenme ilkeleri olarak; öğrenme beyni değiştirmeyi içerir. Orta düzeydeki stres öğrenme için faydalıdır, hafif ve aşırı stres ise öğrenmeye zarar verir. Yeterli uyku, beslenme ve egzersiz güçlü öğrenmeyi teşvik eder. Bir nöron, hedef nöronla temas kuramazsa ya da yeterince uyarılmazsa ölür (Greenfield,2 000). Düsünülmeyen bir ortamda, beyin kullanılmayan hücreleri ayıklamaktadır ve milyonlarca hücre birbirine baglanmadan ayrı ayrı kalır (Jensen, 1998). Bazı arastırmacılar bu süreci “nöron budanması” (neural pruning) olarak isimlendirirler (Springer, 1999). Bu temel ilkelere dayalı tasarlanan öğretim etkinlikleri öğrenmeyi kolaylaştırmaktadır. Beyin yarım küreleri ve onların işlevsel özelliklerinin bilinmesiyle öğretim, öğrenci algılayışlarını kolaylaştırıp arıttırabilmektedir. Örneğin beyin yarım küreleri ve onların işlevsel özelliklerinin bilinmesi, öğrenci açısından öğrenmeyi kolaylaştırıp onların motivasyonal güçlerini performansa çevirmede, öğretmenler açısından ise öğrenmeyi kolaylaştırıp daha görünür hale getirebilecekleri etkili öğretim yaklaşım ve stratejilerini geliştirmelerine  bu araştırma bulgu ve sonuçları fırsatlar sağlamaktadır. Beynin yarım kürelerinin özellikleir inelendiğinde; Sol lop-yarımküre: matematiksel, mantıksal, karar verme, harfleri yorumlama, garantici dil ile ilgili sözel fikirler, düşünce yapıları, sayılar, hesaplamalar ve sembollerle işlemler, ayrıntıcı, analitik, yakınsak gibi problem çözücü işlevlerle ilgiliyken aynı zamanda bedenin sağ tarafını kontrol etmeden de sorumludur. Gazzaniga’ya göre “sol beyin apaçık bir paradoks ile karşılaştığında uygunsuz gerçeği açıklamaya çalışacaktır” diyor. Uyumsuzlukları ve bilincimizdeki boşlukları gizlemek için sürekli fikirler uyduran sol beyin yorumlayıcı olarak da adlandırılır (kaku, 2015). Sağ lop-yarımküre: görsel, şekilsel tablosal, uzamsal bilgiler, imajcı, hayalci, yaratıcı-ıraksak sezgisel ve aynı zamanda bedenin sol tarafını kontrol etme işlemleri gerçekleşir. Merkezi sinir sistemi iki ana hücre sınıfından oluşur: nöronlar ve glia. Glial hücreler, nöron sayısından fazla ve uygun beyin işlevi için kritik rollere sahip olsalar da, nöronlar çoğu sinirbilim araştırmasının ana odak noktası olmuştur. Nöronal hücreler, beyindeki elektriksel ve kimyasal aktivite kalıpları olarak kodlanmış bilgileri alıp göndermelerine izin veren özel özelliklere sahiptir.

Eğitimsel Nörobilim açısından deneyim temelli öğrenme bütünselliği ve bağlantısallığı gerçekleştirir mi? Deneyim temelli öğrenmelerin sinaptik bağlantıları çok yönlü ve çok duyulu kodlamalara dayalı gerçekleşmektedir. En sık etkinleştirilen bağlantılar korunur. Nöronların hayatta kalmak için bir amacı olmalıdır. Amaçsız nöronlar, bilgi almayan veya iletmeyen nöronların hasar gördüğü ve öldüğü apoptoz adı verilen bir süreçle ölür. Etkisiz veya zayıf bağlantılar, tıpkı bir bahçıvanın bir ağacı veya çalıyı budayarak bitkiye istenen şekli vermesi gibi “budanır”. Bağlantıları geliştirme ve budama sürecini mümkün kılan, beynin çevresine uyum sağlamasına izin veren, plastisitedir. O halde nöroplastisite nedir?

Nöroplastisite: Beynin yaşam boyunca yeni nöral bağlantılar oluşturarak kendini yeniden organize etme yeteneğidir. Nöroplastisite, beyindeki nöronların (sinir hücrelerinin) yaralanma ve hastalıkları telafi etmesine ve yeni durumlara veya çevrelerindeki değişikliklere yanıt olarak aktivitelerini ayarlamasına izin verir. Öğrenirken, nöronlarınız arasında yeni bağlantıların oluşturulması da dahil olmak üzere beyninizde önemli derecede biyolojik, kimyasal, elektriksel ve fiziksel değişiklikler meydana gelir. Nöroplastitise, beynimizin değişme, nöronlarımız arasındaki bağlantıları oluşturma, güçlendirme, zayıflatma veya yok etme yeteneğidir. Ne kadar çok pratik yaparsanız, bu bağlantılar o kadar güçlü hale gelir.

Bir nöron, diğer nöronlara sinir impulsları (elektrik sinyalleri gibi) şeklinde bilgi göndererek haberci görevi gören bir hücredir. Örneğin siz yazarken beyninizdeki bazı nöronlar diğer nöronlara “parmakları hareket ettirin” mesajı gönderir ve bu mesaj daha sonra sinirler yoluyla parmaklarınıza kadar gider. Okurken ya da bir etkinlik yaparken beyindeki nöronlar bağlantısallık ve bütünsellik çerçevesinde ateşlenerek örüntülemelerle öğrenme sürecini başlatır. Bu nedenle, bir nörondan diğerine iletilen mesajın serüveni; nöronun kendi içinde elektrik, diğer nörona geçerken sinapslarda kimyasallarla gerçekleşir.  Bu alışveriş mesajlaşma trafiği, yaptığınız her şeyi yapmanıza izin verir: yazma, düşünme, görme, zıplama, konuşma, hesaplama vb.  Beyninizde çok sayıda bağlantıya yol açan her bir nöron, 10.000 kadar başka nöronlarla bağlanabilmektedir.

Bir ormanda iz olmadan yürümek zordur, çünkü yolunuzu oymak için bitki örtüsünü ve dalları sıkıştırıp itmeniz gerekir. Ancak aynı yolu ne kadar çok kullanırsanız, o kadar kolay ve pratik hale gelir. Tersine, patikayı kullanmayı bıraktığınızda bitki örtüsü yeniden büyür ve iz yavaş yavaş kaybolur. Bu, beyninizde olana çok benzer; bir şeyi yapmayı bıraktığınızda, nöronlarınız arasındaki bağlantılar zayıflar ve sonunda parçalanabilir veya budanabilir. Tekrar tekrar pratik yapmak veya prova yapmak nöronlarınızı harekete geçirir ve öğrenmenizi sağlar. Bu değişimler bebek anne karnında iken başlar ve insan hayatı boyunca devam eder.

Beyin temelli öğrenme, nöroplastisiteye göre insanlar yeni kavramlar öğrendiklerinde, yeni deneyimler yaşadıklarında veya belirli uygulamaları yaptıklarında beyindeki nöral bağlantıların değiştiği, yeniden haritalandığı ve kendilerini yeniden düzenlediği kavramına- odaklanmıştır.  Bilim insanları, beynin aynı anda birkaç aktiviteyi gerçekleştirebildiğini, aynı bilginin beynin birden çok alanında depolanabildiğini, öğrenme işlevlerinin uyku, diyet, egzersiz, stres ve diğer koşullardan etkilenebileceğini, beyin yeni bir şey öğrenirken anlamın bilgiden daha önemli olduğunu, belirli duygusal durumların öğrenmeyi kolaylaştırabileceği veya engelleyebileceği gibi bulguları ortaya koymuşlardır.(https://www.edglossary.org/brain-based-learning/).

Hangi durumlarda öğrenme muhteşem hangi durumlarda öğrenme bloka edilir?  Sevildiğinizi ve güvende hissettiğinize dair derin bir hafızanız yoksa, beyindeki insan nezaketine yanıt veren alıcılar gelişemez. Kendinizi güvende ve sevildiğinizi hissederseniz, beyniniz iş birliği, oyun ve keşif konularında uzmanlaşır. Stres ve tehdit edildiğinde ise; sıkıntı ve travma beyninizi ve bedenlerinizi algısal olarak bloka eder ve beyninizin işleyişini çöküş programına dönüştürür. Çünkü sürekli olarak sevilmediğinizi, korktuğunuzu veya istenmediğinizi hissediyorsanız, beyin korku ve terk edilme duygularını yönetmekte uzmanlaşır. Bu beyin durumu ister okul ortamlarında ister toplumsal etkileşimlerde, isterse de kamusal alan ve özel alanlarda olsun, istenmeyen davranışlar sergilenir. Kaoitik bir toplum beyini koşullanarak terörize edilebilir, tepkisel davranışlar hat safhaya varabilir, ancak sevilen ve güvende hissedilen birey ve toplumlar iş birliği içerisinde, yenilikçi ve yaratıcı keşifler yaparak daha özgürlükçü medeniyetler oluşturabilirler. Medeni bir toplum beyini özgürleşerek estetizm ve entelektüalizmi yaratabilir.

Beyin temelli öğrenme ve eğitimsel nörobilim nedir?  İnsanlar, eğitim aracılığıyla hem kendi türleri olan insanları hem de doğayı, çevresel koşulları değiştirerek ya medeniyet ya da vahşet oluştururlar. Öğrenciler, öğrenmeyi canlandıran beyinle uyumlu stratejilerle öğrenmenin iştahını hissedecekler ve öğrenme heyecanını hep canlı tutarak ilgi, merak ve beklentilerini hep araştırma ve incelemeye yönlendirebileceklerdir. Nörobilim, beynin bilgiyi seçme, tutma, depolama, geri alma ve ilişkilendirme yollarının altında yatan mekanizmaları incelemeye odaklanmıştır. Örneğin, eskiden zekanın bir kişinin hayatı boyunca büyük ölçüde değişmeden kalan sabit bir özellik olduğuna inanılıyordu. Aksine şimdilerde, beyin araştırmaları ve zekâ teorileri ve bilişsel bilimdeki son keşifler, insan beyninin öğrendiğinde fiziksel olarak değiştiğini ve belirli becerileri uyguladıktan sonra öğrenmeye devam etmenin ve bu becerileri geliştirmenin giderek daha kolay hale geldiğini ortaya koymaktadır ve zekanın gelişimsel olarak evirildiğini kabul etmektedir.

Neden Nörobilimi Anlamak Durumundayız? Çünkü fiziksel özellikler insanın duygu, biliş ve davranışsal özelliklerinin akademik başarılarına yansır.  RAS, bilincinizin devam etmesini sağlar ve nörolojik sistemdir. Beynimizi omuriliğe, beyinciğe ve serebruma bağlayan sinir ağına verilen bilimsel ismidir. Ortamda dikkat çelici unsurlar çok olduğunda belli bir bileşene odaklanmamızı sağlayan yapılardan biridir. Bedenden beyne giden sinyallerin geçmek durumunda olduğu RAS, beden hareketleri ile aktive edilir. Bunun içindir ki, sınıf içi etkinliklerde öğrencilerin bilinçli hareketlerle; hep dopamin salınımını hem de dikkat ve uyarılma durumları gerçekleştirilmelidir. nörotransmitterleri üreten birkaç hücre grubuna ev sahipliği yapar. Nörotransmitterler nöronlar arasındaki iletişimi ve sinyal aktarımını sağlar. beyin yarım kürelerini uyarır. Bütün sinir sisteminin ve vücudun uyanık tutulmasında görevlidir. Her duyu impulsunu aynı şekilde değerlendirmez. Önemli olan ile olmayanı ayırt eder. Nörotransitterler öğrenmenin kimyasalllığının yansımsıdır. RAS’ın, etkin çalışması için bulunduğunuz ortamda kendinizi güvende hissetmeniz ve beyin kabuğuna doğru sinyaller göndermesi gerekir. Bu yüzden, endişeli ve dikkat dağıtıcı unsurların bol olduğu ortamlarda öğrenme yeteneğimiz azalır. Beynin tehdit algısından uzak tutulur.

Hatalara dayalı öğrenme deneyimleri daha girişimci bir öğrenen olmak için fırstalar sağlar. Hata korkusunu en aza indirgeyerek hataların etkili bir girişimcilik deneyimi olduğu vurgulanır. Hatalara dayalı öğrenme, deneyimlerden ders çıkarma ve deneyimlerin eleştirel ve analitik olarak çözümlenerek yakınsak ve ıraksak düşünme becerisini kazanmak demektir. Öğrenirken ya da öğrendiklerinizi hatırlamaya çalıştığınızda ve bir hata yaptığınızda, bu öğrenmenizdeki boşlukları belirlemenize yardımcı olabilir ve size hangi yolun, konunun, bilginin, becerinin işlerin üzerinde çalışılması gerektiğine dair bir gösterge verebilir.

Öğrencilerin beyin-zihin açıklığı ve bedensel dinginlik işlenecek ünite, konu ve kavramlara “derinlemesine engaje” olmalarını sağlar. Daha sonra rahatlatılmış bir uyanıklık içerinde “problematik sorularla ve sınıf sinerji “ile başlayan sorgulamalarla “görsel ve işitsel zenginleştirilmiş argümanlarla” ve materyallerle içeriğe öğrenciler tıpkı tramplenden odaklanarak havuza atlayan bir yüzücü gibi daldırılır. Öğrencilere hayata meydan okuma fırsatları verilince motivasyon düzeyleri artar. Motive edilmiş-ödüllendirilen beynin algısı-zihinsel kayıt kanalları açılır.  Dersin her sürecinde öğrenci “aktif sorgulamalarla”; kodlama, anlamlandırma, örgütleme ve eklemleme stratejileri kullanılarak içerikte sunulan bilgi becerilere ve yetkinliklere- kazanımlara dönüştürülmesi sağlanır.

 

Öğretmenlerin nörobilim hakkında bilmesi gerekenler nelerdir? Beyni incelemek şimdi ve geleceğin öğretmenlerine nasıl yardımcı olabilir?

Güçlü davranış teorisi bağlamında uygulanan nörobilim bulgularının öğrenme süreçlerinin daha iyi anlaşılmasını ortaya koymaktadır (Willingham, 2009). Öğretmenler, öğrencilerin performansnı artırmak için, oyunlara, sosyal aktivitelere, grup etkinliklerine, molalara, fiziksel etkinliklere ve eşleştirme çalışmalarına, çeşitli yeni yazılım uygulama çalışmalarına öğretim programlarında yer vermelidirler.  Öğretmenler aynı zamanda kullan ya da kaybet ilkesini bilerek; sürekli olarak yenilikçi, yaratıcı ve analitik eğitim etkinliklerine sınıf ve okul  ortam ve süreçlerinde yer verilmelidirler.

Öğretmenlerin temel nörobilim bilgi ve bulgularına sahip olması öğretmenlerin öğretme yaklaşım, strateji, yöntem ve tekniklerini etkileyebilecektir. Nörobilim bize, çocukların yeni bilgi, beceri ve deneyimler yaşadıklarında bu bilgilerin beyindeki yollardan nasıl geçtiğini anlayarak anlamlı etkinleri tasarlmasını sağlar. Bu yollar nöronları birbirine bağlar. Nöronlar arasında ne kadar çok bağlantı varsa, beynin bilgiye erişmesi, örgütlemesi, yeni bağlantılar kurarak yaratıcı becerilere sahip olması o kadar kolay olur. Tıpkı bir şehrin trafik alt yapısı ne kadar sağlam ve yollar ne kadar geniş ve akışkansa, trafikte o kadar kolay, ulaşılabilir, sürdürülebilir, rahat ve akışkandır.

Örneğin, kendi becerilerinizi geliştirme kapasitenize inanmanız için sizi cesaretlendirebilir. Bu tür inançlar sizin çaba göstermenizi ve destekleyici öğrenme stratejilerini daha iyi kullanmanızı sağlar.

Şimdi ve gelecekteki öğretmenler öğrenmenin beyindeki serüveninin nasıl gerçekleştiğini bilmelidir ki, öğrencilerine öğrenmeyi kolaylaştırabilsinler. Öğretmenler öğrencilerin en iyi nasıl öğrendiklerini anlamalarına yardımcı olmanın yanı sıra sinirbilim, öğrenci davranışlarını yönetmelerine yardımcı olabilir. Çoğu zaman, öğrencilerin kötü davranmasının nedeni strestir. Sinirbilimciler, stresin beyni nasıl etkilediğini incelediler ve bulguları, öğretmenlerin öğrencilerin davranışlarını daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir. Beyin hakkında daha fazla şey öğrendikçe, öğretmenlerin öğrenme sürecini kapsamlı bir şekilde anlamaları ve sonuç olarak beynin en iyi nasıl öğrendiğine uygun olarak öğretim uygulamalarını geliştirmeleri beklenecektir. Beynin öğrenme yetenekleri ve işlevleri hakkında daha fazla şey öğrendikçe, eğitimciler yeni bulgulara uygun olarak öğretim yöntemlerini geliştirmeye devam edeceklerdir.

Üniversiteler, geleceğin öğretmenlerini beynin nasıl çalıştığı hakkında bilgi sahibi olarak hazırlayarak daha iyi öğretmenler yetiştirmeye yardımcı olabilir. Nörobilim ve beyin konusunda uzman olan öğretmenler, öğrencilere bilgiyi kalıcı kılacak şekilde nasıl öğreteceklerini bilirler. Ayrıca, sorunlu davranışlarla başa çıkmak ve öğrencileri neyin harekete geçirdiğini anlamak için daha hazırlıklıdırlar.

Beyin temelli öğrenmede en iyi uygulama nedir? Nöronlarınızın bağlantılarını oluşturmasına ve güçlendirmesine nasıl yardımcı olabilirsiniz? Hangi Öğrenme Stratejileri Beyniniz ile Daha Uyumlu?

Her beyin benzersiz bir şekilde organize edilmiştir. Her çocuğun beyni benzersiz olduğu ve farklı düzeylerde farklı düşünür, hisseder ve öğrenir. Öğretmenler totalleşmiş öğretim strateji ve yöntemlerini terk ederek, bireyselleştirilmiş öğretim stratejilerine yer vermelidir.

Beyin sürekli olarak büyüyor, değişiyor ve çevreye uyum sağlıyor. Zekâ doğumda sabitlenmez, çevrenin uyarılmasına, hormonal seviyelere ve vücutta meydana gelen diğer kimyasal reaksiyonlara bağlı olarak yaşam boyunca değişir ve gelişir. Bizim işimiz, programı her öğrenciye göre planlayabilmek ve değiştirmektir. Bir çocuğun yaşamının ilk 5 yılında, çevrenin uyaranlarına bağlı olarak milyarlarca nöron birbirine bağlanır (Miller ve Cummings, 2007).

Vücut, Hareket ve Beyin. Oksijen, su, uyku, belirli yiyecekler ve hareket neden öğrencilerin beyinlerini ve öğrenmelerini etkiler? Öğretmenler fiziksel sınıflarına ve öğretim tekniklerine uyarlamalar yapabilir ve çocukların öğrenmesine yardımcı olmak için sağlıkla ilgili konularda ebeveynleri eğitebilir.

‘Beyin uyumlu’ bir sınıf, öğrenmenin olumlu duygularla bağlantısını sağlar. Beyin için çoklu algısal kayıt kanalları kullanılarak algısal zenginlik oluşturulabilir.  Öğretmenler, derslerde müzik kullanmaktan bazı duyuru panosu gösterimlerine kadar pek çok zenginleştirme uygulaması kullanarak tüm öğrenciler için öğrenmeyi artırabilir. Her çocuğun güçlü ve zayıf yönlerini düşünmeyi ve anlamayı gerektirir. Farklı seviyelerde nörokimyasallar farklı duygular yaratır. Duygusal sağlık ve güvenli ortam öğrencilerin duyguları, hafıza ve öğrenme ile nasıl bağlantılıdır? Stres ve duygular öğrencilerin öğrenmesini nasıl etkiler? Öğretmenler, eğlenceli ve güvenli, dolayısıyla öğrenme için beyinle daha uyumlu bir sınıf ve okul ortamı oluşturabilir.

Çocukların beyinlerini geliştirmek için problem çözme gerektiren gerçek hayata hazırlayan uygulamalı ve anlamlı öğrenme deneyimlerine daldırılması gerekir.

 Beyin neden bazı bilgileri ve becerileri diğerlerinden daha kolay hatırlar? Öğrencilere nasıl, ne zaman ve neden seçenekler sunmalıyız? İlgili içerik ve öğrenci seçenekleri öğrenme için kritik öneme sahiptir. Öğretmenler, öğrenmeyi öğrenciler için daha anlamlı hale getirmek için örüntülemelere dayalı duygu durumlarını ve motivasyon tekniklerini harekete geçirebilir ve yeni bilgileri önceki bilgilerle ilişkilendirebilir. Ayrıca öğrencilere seçenekler sunarak motivasyonu ve hafızayı artırabilir ve yetenek düzeyleri ile öğrenme stillerini uyumlu hale getirebilirler. Proje tabanlı öğrenme, çoklu zeka, öğrenme stilleri, farklılaştırılmış değerlendirmeler ve öğrencileri karar verme sürecine dahil etme hakkında bilgiler, pratik stratejiler ve sınıf örnekleri sağlanır.

Değerlendirme ve Geribildirim beyin temelli bir program yaklaşımında anında dönütler sağlanarak sinaptik bağlantıların doğru yapılanmasını sağlanmalıdır. Hangi değerlendirme biçimleri beyinle uyumludur ve uyumlu değildir? Nöronların daha aktif ve kalıcı öğrenme yolakları oluşturmaları için “test ve sınavlara dayalı çalışma biçimi”, bilgileri yalın halinde örüntüsüz yalnız bir şekilde çalışmaktan daha iyidir. Öğretmenler, öğrenme sürecini geliştiren değerlendirme biçimlerini kullanabilirler. Otantik ölçme araçlarına dayalı ölçümler yapılandırmacı değerlendirmeler yapılmalıdır. Geribildirim hızlı, belirli, çeşitli kaynaklardan gelmeli ve öğrenme sürecine dahil edilmelidir.

Amaç, geri getirmeyi ilgi çekici bir şekilde uygulayın. Farklı stratejileri kullanarak alıştırma sorularını yanıtlamak veya bilgi kartları kullanmak, dersleri tekrar okumaktan veya dinlemekten daha fazla öğrenmeyi geliştirmektedir.

Reseptörler, diğer nöronlardan sinir impulslarını (elektrik sinyalleri) alan elektrik prizleri gibidir. Molalar-boşluk, beyninize pekiştirmesi için zaman verir- yani beyniniz, nöronlarınız arasındaki bağlantılar için gerekli yapı taşlarını üretir. Bu bilgi almak anlamına gelir. Matematik problemlerini çözmek veya tanımları ezberlemek gibi farklı becerilere kolayca uyarlanabiliyor Öğrenen beyni inceleyen bilim adamları, öğrenme dönemleri arasındaki molaların ve uykunun öğrenmeyi artırdığını ve unutmayı en aza indirdiğini gözlemlediler.  Siz uyurken beyniniz temizlenir. Uyurken beyniniz, gün boyunca etkinleştirdiğiniz nöronlar arasındaki bağlantıları yeniden etkinleştirir. Şekerlemeden de benzer faydalar elde edebilirsiniz. Beyninizdeki “izleri” tekrar tekrar kullanarak ve çalışma egzersizlerinizi aralıklandırarak, yaşam boyu öğrenme ve spor yaparak daha iyi bir beyin temelli öğrenci olabileceğinizi biliyorsunuz. Beyin, öğrenme sürecinde bir konunun zamansal açıdan  en iyi ilk bölümünü ve son bölümünü hatırlar. Buna öncelik-sonralık etkisi denir. Öğrenmenin orta dönemi en az önemli bilgilerle doldurulmalı ve daha kısa öğrenme seansları ortadaki “aşağı” dönemi azaltacaktır. Bu nedenle eğitim seansları ideal olarak 20 dakikadan fazla olmamalı ve seansları ayıran planlı “beyin molaları” olmalıdır.

Beyin Gelişiminin İlkeleri nedir? Beyin benzersiz bir şekilde organize edilmiştir. Beyin sürekli büyüyor Beyinle uyumlu” bir sınıf, öğrenmenin olumlu duygularla bağlantısını sağlar.  Çocukların beyinlerinin gerçek hayata, uygulamalı ve anlamlı öğrenme deneyimlerine daldırılması gerekir. Beyin gelişimi uzun bir süre boyunca ilerler ve moleküler (genetik), hücresel ve çevresel sistemlerin ve elementlerin karmaşık etkileşimini içerir. Nöral esneklik sayesinde beyin uyarlanabilir. İster biyolojik ister çevresel olsun, çeşitli olasılıklara uyum sağlar.  Nöral plastisite, moleküllerden davranışa kadar nörobilişsel sistemin hemen hemen tüm düzeylerindeki bu geniş uyarlanabilirliği ifade eder (Stiles, 2008; Berlucchi G, Buchtel, 2009). Aşamalı farklılaşma ve aşamalı bağlılık beyin gelişimin temel ve tamamlayıcı iki yönünü temsil eder. İlerleyen farklılaşma, farklı hücre tiplerinin, bağlantı modellerinin ve sinir ağları içindeki farklı işlevlerin farklılaşması dahil olmak üzere sinir sisteminin kademeli olarak detaylandırılması anlamına gelir. Nöral sistemin tüm seviyelerinde, bağlılıkla birlikte farklılaşma, beyin gelişimini yöneten ilke gibi görünmektedir. Beyin gelişimi, hem gen ifadesinden türetilen moleküler ipuçlarından hücre-hücre etkileşimine, hem de sistem aktivasyonuna kadar uzanan içsel faktörlerden ve organizma dışındaki kaynaklardan gelen girdilerden kaynaklanan dışsal faktörlerden etkilenir.

Genler, protein oluşturmak için gerekli bilgileri taşırlar, ancak biyolojik süreçleri veya gelişimsel sonuçları belirlemezler. Taslakları veya planları miras almıyoruz, genleri ve onları ifade eden hücresel makineleri miras alıyoruz. Ilk hücreler, genlerin nükleotid dizilerinde kodlanan bilgilere dayalı olarak proteinler oluşturmak için gerekli elementleri içerir.

Beyin gelişimi dinamiktir. Beynin herhangi bir andaki biyolojik durumu, genler arasındaki karmaşık etkileşimi ve yerel hücresel olaylardan dış dünyadan etkilere kadar sürekli genişleyen çevresel faktörleri içeren gelişimsel süreçlerin ürünüdür.

Beyin araştırma bulguları hafızanın farklı yönlerinin farklı duygusal bağlamlarda aktive edildiğini ve bunun da duygu ile biliş arasında bağlantılar olduğunu gösterdiğini göstermektedir. Çünkü beyindeki motivasyon duygu tarafından yönlendirilir.

İşbirliği sinerji yaratarak öğrenceyi farklı duyusal ve duygula bağlantılarla gerçekleşmesini sağlar. . Bu, öğretmenden kabul etmemiş veya anlamamış olabilecekleri bilgileri akıllarında tutmalarına yardımcı olur.

Yaşıtlarınla-akranlarınla ​​bir şey öğrenmek ve öğretmek anlmalı ve içselleştirmeyi sağlar. Öğrenciler materyalleri akranlarına öğrettiğinde, bu aynı bilgiyi akılda tutmalarına yardımcı olur. Bu, küçük gruplar halinde veya sunumlar yoluyla yapılabilir.

Bilgi/beceriler ne kadar çok kullanılırsa, o kadar otomatik hale gelirler. Aynı şekilde, ne kadar az kullanılırlarsa, beceri veya bilginin kaybolma olasılığı o kadar fazladır. Unutma, farklı öğrenme sistemlerinde farklı bir hızda gerçekleşir. Tüm bu sistemler entegre bir şekilde çalışmaktadır.  Motivasyonel ve duygusal durumlar öğrenme, hatırlama ve unutmayı farklı şekillerde etkileyebilirler.

Anlamlı ve anlaşılırlık için derslere engaje olmak içselleştirmeyi gerektirir. Öğrencilerin dersle meşgul olmaları durumunda bilgileri hatırlama olasılıkları daha yüksektir. Materyalleri yaşamlarına uygulayarak, öğrenciler onu anlamlı bulacaktır. Örneğin, ekonomi üzerine bir ders, akıllı telefon sahipliği ile ilgili olabilir. Anlamlı ve anlaşılır olması için ikili kodlama stratejilerine yer verilmelidir. Örneğin, yazılı ve sözlü bilgiler öğrencilerin bilgileri hem yazması hem de sözelleştirmesi, görsel ve işitsel olarak bilgiyi kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe taşımaya yardımcı olacaktır.

Beyinin öğrenme şekli karmaşıktır. Beyinde birden çok öğrenmenin gerçekleştirmesi vardır. Bellek sistemleri farklı çalışır ve farklı görevleri vardır. Ne sorusunun karşılığı olan olguları, bilgileri üreten tutun semantik bellek ssitemi vardır. Buna karşılık, belirli anları için epizodik veya otobiyografik bellek üreten bir sistem vardır. Burası hipokampus ve etrafındaki yapılar. Bu sistem, anlık görüntüleri kaydetmek için bağlantılarını çok hızlı bir şekilde değiştirebilir. Beyin, algısal bilgi ile motor tepkiler arasındaki ilişkileri öğrenir. Bu bilgi içinde, sözde “kavramlar” olarak adlandırılan karmaşık uzamsal ve zamansal kalıpları tespit eder. Bu, değişen bağlantıların saniyeler, dakikalar ve saatler sürdüğü korteks içinde gerçekleşir;

Bazı çağrışımlar bilinçsizdir ve beynin daha derinlerindeki duygu (limbik) yapılarını içerir, Uyaran ve tepki arasındaki ilişkilere genellikle “klasik koşullanma” denir. Bu ilişkilendirmeler saniyeler ve dakikalar içinde oluşabilir; Sınıf ortamlarında bazen öğretmeler kasıtıs olarak koşullanma ve subliminal-örtük kod ve mesajlarla koşullanma, kaygı, korku, stres ve  istenmeyn duygu durumları yaratabilirler. İstediğimizi elde etmek, güzel şeylerin olmasını sağlamak ve kötü şeylerin olmasını önlemek için ne yapmamız gerektiğini hesaplayan, saniyeler ve dakikalar içinde işleyen, ödüle dayalı bir sistem vardır. Bu durumlarda pekiştireçler ve motivasyonal öğrenme-öğretme stratejileri kullanılarak “öğrenme açlığı ve iştahı” oluşturularak konu ve kavramlara öğrencilerin engaje olması sağlanır.

Beyin, diğer insanları algılamak ve anlamak için yaygın devrelerinden yararlanabilir, böylece beceriler basitçe diğer insanları gözlemleyerek ‘modelleme’ ye dayalı öğrenir. Beyin, yeni kavramlar ve planlar oluşturmak için dili kullanmak için yaygın devrelerinden yararlanabilir, böylece beceriler öğretim yoluyla öğrenilebilir.

 

Sonuç

Gelişmiş beyin görüntüleme araçları, araştırmacıların beyni incelemesine ve nasıl öğrendiğimize dair anlayışta devrim yaratmasına olanak tanımaktadır. Bu aygıtlar sayesinde beynin içsel ve dışsal özellikleri incelenmekte ve öğrenmenin beyindeki serüveni hakkında bilgiler edinilmektedir. Çünkü tüm bedeni sevk ve idare eden beyindir. Beyin, duygu, düşünce ve eylemlerin üretildiği ve kontrol edilip değerlendirildiği merkezdir. Araştırmacılara göre beyin eğitmek ve eğitilmek üzere evrimleşmiştir ve öğrenmenin yaşı da yoktur. Beyin zihin üreten bir sosyal organdır. Üretilen zihin sizin gücünü belirler. Zihin gücü, sahip olduğunuz en güçlü ve en yararlı güçlerden biridir. Zihninizden geçen düşünceler, hayatınızda olan hemen hemen her şeyden sorumludur. Ne ekersen onu biçersin demiş atalarımız. Beyini, düşünceyle beslersen düşünceler ve fikirlerle, duyguyla beslersen duygu ve romantizimle, kaotik ve problematik durumlarla beslersen kaygı, korku, tehdit, belirsizlik ve streslerle bir dünya ve ruh atmosferi olur. Tıpkı toprağa tohum ekersen, onları sularsan ve gübrelersen, sağlıklı ve güçlü bitkilere dönüşürler. Tıpkı öğrencilerinize gösterdiğiniz ilgi, dikkat ve ihtimam ve coşkunuz gibi…. Öğrencileri güçlü kılanda budur. İşte o bilimsel ve mucizevi güç, öğrencilerin hayatlarında zihin açan, sorgulayan, deneyimleten beyinin yapısı ve işlemselliğini keşfettiren “a-hah”! diye öğrenmenin mucizevi tadını ve iştahını hissettiren, öğrenmeyi ve düşünmeyi öğreten bir öğretmenle karşılaşmalarıdır.  Bu karşılaşma süreci beyin biliminin determinstik özelliğini yansıtır.

Belirli bir düşünceye, duyguya, nesneye, duruma kişiye karşı ilgisizlik onu çürütecektir. Buna karşılık ilgi gösterirseniz küllerinden yeniden alevlenecektir.  Beyin ve zihin gücümüz, dikkatinizden, duygusal sağlamlığınızdan, zihinsel imgelerinizden, düşünceleriniz determisintik ve endeterministik yapısından ve de deneyimlerinizden oluşur. Kendi öğrendiklerimizi değerlendirme soruları; İnsan beynini ve nasıl çalıştığını anlayın. Merkezi sinir sisteminin (CNS) nasıl geliştiğini, olgunlaştığını ve kendini nasıl koruduğunu anlayın ve tanımlayın. Nörolojik ve psikiyatrik bozuklukları analiz edip anlayın ve bunları önlemenin veya iyileştirmenin yöntemlerini keşfedin.

 

Kaynakça

 

American Psychological Association (APA) (n.d.). What is the Difference Between Educational Psychology and School Psychology. Available online at: https://apadiv15.org/2017/02/05/what-is-the-difference-between-educational-psychology-and-school-psychology/

 

Bruer, J. T. (2006). Points of view: on the implications of neuroscience research for the science of teaching and learning: are there any? CBE Life Sci. Educ. 5, 104–110. doi: 10.1187/cbe.06-03-0153

 

Blanchette Sarrasin J, Brault Foisy L, Allaire-Duquette G and Masson S (2020) Understanding Your Brain to Help You Learn Better. Front. Young Minds. 8:54. doi: 10.3389/frym.2020.00054

 

Berlucchi G, Buchtel HA. Neuronal plasticity: historical roots and evolution of meaning. Exp Brain Res. 2009;192:307–319. [PubMed] [Google Scholar]

 

Blakemore, Sarah-Jayne and Uta Frith (2005). The Learning Brain: Lessons for Education. Malden, MA: Blackwell.,

 

Cruickshank, W. M. (1981). A new perspective in teacher education: the neuroeducator.J. Learning Disabilities 14, 337–341. doi: 10.1177/002221948101400613

 

Duman, B. (2006, July). The effect of brain-based instruction to improve on students’ academic achievement in social studies instruction. Paper presented at the 9th International Conference on Engineering Education, San Juan, Puerto Rico.

 

Duman, B. (2010). The effects of brain-based learning on the academic achievement of students with different learning styles. Educational Sciences: Theory & Practice, 10(4), 2077-2103.

 

Duman, B. (2015). Neden beyin temelli öğrenme [Why brain-based learning]. (4th ed.). Ankara, Turkey: Pegem Akademi.

Duman, B. & Aybek, B. (2003). Süreç-Temelli Ve Disiplinlerarası Öğretim Yaklaşımlarının Karşılaştırılması . Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi , (11) , 1-12 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/musbed/issue/23502/250409

 

Fischer, K. W., Goswami, U., and Geake, J. (2010). The future of educational neuroscience. Mind Brain Educ. 4, 68–80. doi: 10.1111/j.1751-228X.2010.01086.x

 

Gallagher, K. (2005). Brain research and early childhood development: A primer for developmentally appropriate practice. Young Children, 60(4), 12–20.

 

Goswami, U. (2006). Neuroscience and education: from research to practice. Nat. Rev. 7, 406–413. doi: 10.1038/nrn1907

 

Kania, B. F., Wronska, D., and Zieba, D. 2017. Introduction to neural plasticity mechanism. J. Behav. Brain Sci. 7:41–8. doi: 10.4236/jbbs.2017.72005

 

Howard-Jones, P. A., Varma, S., Ansari, D., Butterworth, B., De Smedt, B., Goswami, U., et al. (2016). The principles and practices of educational neuroscience: comment on bowers (2016). Psychol. Rev. 123, 620–627. doi: 10.1037/rev0000036

 

Stiles J. The Fundamentals of Brain Development: Integrating Nature and Nurture. Cambridge, MA: Harvard University Press; 2008. [Google Scholar]

 

Rushton, S. Neuroscience, Early Childhood Education and Play: We are Doing it Right!. Early Childhood Educ J 39, 89–94 (2011). https://doi.org/10.1007/s10643-011-0447-z

 

Stephen Rushto,, (2011). Nörobilim, Erken Çocukluk Eğitimi ve Oyun: İşimizi Doğru Yapıyoruz! https://link.springer.com/article/10.1007/s10643-011-0447-z/tables/1

 

Tokuhama-Espinosa, Tracey (2011). Mind, Brain, and Education Science: A Comprehensive Guide to the New Brain-Based Teaching. New York: W. W. Norton.

 

 

Willis, J. (2010). Current Impact of Neuroscience in Teaching and Learning. My chapter from new book Mind, Brain, Education edited by David Sousa, Solution Tree

 

Wilcox G, Morett LM, Hawes Z and Dommett EJ (2021) Why Educational Neuroscience Needs Educational and School Psychology to Effectively Translate Neuroscience to Educational Practice. Front. Psychol. 11:618449. doi: 10.3389/fpsyg.2020.618449.

 

https://soeonline.american.edu/blog/brain-based-learning/#:~:text=Brain%2Dbased%20learning%20uses%20neuroscience,information%2C%20according%20to%20Education%20Reform.

 

https://www.thetechedvocate.org/10-ways-neuroscience-can-change-education/

(https://qbi.uq.edu.au/brain/nature-discovery/why-study-brain, 2024).

 

https://www.frontiersin.org/research-topics/13607/the-role-of-educational-psychology-as-a-bridge-between-neuroscience-and-education#articles

 

 

Prof. Dr. Bilal Duman

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi

Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü

bduman@mu.edu.tr bilalduman38@gmail.com

 

Özet

Bu çalışmada eğitim alanının değişimsel paradoksu olan beyin bilimi ve eğitimsel nörobilimin incelmektir. Bu bağlamda Neden Eğitim alanının değişimsel paradoksu beyin bilimi olmalıdır? Sinirbilim bize öğretme konusunda ne öğretebilir? Eğitimsel Nörobilim açısından deneyim temelli öğrenme bütünselliği ve bağlantısallığı gerçekleştirir mi? Nöroplastisite nedir? Beyin temelli öğrenme ve eğitimsel nörobilim nedir? Beyin Gelişiminin İlkeleri nedir? Beyin Neden Nörobilimi Anlamak Durumundayız? Okul ve sınıf ortamlarındaki öğrenme-öğretme süreçleri ve ortamlarındaki öğrenmeler için RAS (Retiküler Etkinleştirme Sistemi) neden önemlidir? Beyin temelli öğrenmede en iyi uygulama nedir? Nöronlarınızın bağlantılarını oluşturmasına ve güçlendirmesine nasıl yardımcı olabilirsiniz? Hangi Öğrenme Stratejileri Beyniniz ile Daha Uyumlu? Beyin Gelişiminin İlkeleri nedir? Soruları tartışılarak cevaplar aramıştır.

 

Abstract

This study aims to examine brain science and educational neuroscience, which are the transformational paradox of the field of education. In this context, why should the transformational paradox of the field of education be brain science? What can neuroscience teach us about teaching? Does experience-based learning achieve holisticness and connectivity in terms of Educational Neuroscience? What is neuroplasticity? What is brain-based learning and educational neuroscience? What are the Principles of Brain Development? Brain Why Do We Need to Understand Neuroscience? Why is RAS (Reticular Activation System) important for learning-teaching processes and learning in school and classroom environments? What is the best practice in brain-based learning? How can you help your neurons create and strengthen their connections? Which Learning Strategies Are More Compatible with Your Brain? What are the Principles of Brain Development? He sought answers by discussing his questions.

 

Nasıl düşündüğümüzü keşfetmeliyiz ki,

düşünce hayatımızı kontrol edebilelim

ve daha iyisi için  değişiklik yapabilelim

 

Neden Eğitim alanının değişimsel paradoksu beyin bilimi olmalıdır? İnsanların bilgisini artırmak inovasyonun anahtarıdır. Bilgi güçtür ve beceri ondan türetilmiş yeterlik-yetkinliktir. Beynimizdeki yaratıcı ve yenilikçi düşünme süreçleri “bilgi-beceri ve yetkinlik” temeli üzerine inşa edilmesi gerekliliği kaçınılmazdır.  Bilgi beceriyi, beceri ise yetkinliği doğurur. Bu beyin döngüsel bir şekilde çalışmasına fırsatlar sağlar.  Beyin bilgiyi beceriye dönüştürdüğünde, en güçlü motivasyon duygusu olan başarı, tüm mutluluk hormonlarını salgılatarak beyin rahatlığını ve beden dinginliğini sağlar. Günümüz dünyası, bilginin beceriye, becerinin ise yetkinliğe dönüştüğü ve yaşam boyu öğrenmenin temel bir ilke olarak benimsendiği rekabetçi bir dünyadır. Böyle bir dünya düzeninde eğitim paradigması eğitimsel nörobilim temelli olması kaçınılmazdır. Çünkü zihnin, zekanın, bilincin, duygunun, algının, problem çözmenin eleştirel ve analitik düşünme becerilerinin merkezi olan beyin eğitimin bir numaralı incelme ve araştırma konusu olmalıdır. Merak, ilgi, keyif ve motivasyon, öğretme ve öğrenmenin temel bileşenleridir; ancak nöroeğitim ve onun beynin nasıl algıladığı, öğrendiği ve hatırladığı üzerine yapılan çalışmalar, yaşam boyu öğrenmeye yönelik çıkarımlara sahiptir ve eğitim teorisi ve pratiğine yeni bir boyut katacaktır. Bu bağlamsal çerçevede beynin işleyişine göz ardı edilerek, davranışın biyolojik ve nörolojik kökenlerini de dikkate almadan, saf bir psikoloji yaklaşımının riskiyle, beyin tarafından gerçek zamanlı olarak gerçekleştirilemeyen mekanizmalara dayanan hatalı teorilere yol açabilen eğitim yaklaşımları geleceği ve gençliğin eleştirel ve analitik zihinsel dünyasını ipotek altına alabilir.

Bilim adamları 1990’lardan günümüze beyin hakkında diğer tüm yüzyıllarda keşfedilenden daha fazla şey keşfettiler. “Beynin on yılı” olarak ilan edilen 1990’lar, nörogörüntüleme teknolojileri sunarak beynin daha iyi anlaşılmasını sağladı (Walker, Chen, Poon ve Hale, 2017). Bu bilimsel genişleme, insan varoluş alanının gizemini çözmeyi amaçlayan bir araştırma seline dönüştü. (Stelzer, Lohmann, Mueller, Buschmann ve Turner, 2014; Tokuhama-Espinosa, 2008). İnsan beyninin işleyişi hakkında 3. nesil bilgide keskin bir artış oldu ve bu bilgiyi uygulamaya dönüştürme girişimleri oldu (Cozolino, 2013; Desautels & McKnight, 2016; Fischer, Goswami, Geake ve the Task Force on the Eğitim Nörobiliminin Geleceği 2010; Schrag, 2011; Sousa, 2010; Varma, McCandliss & Schwartz, 2008).

Sinirbilim bize öğretme konusunda ne öğretebilir? Sinirbilimi bir eğitim aracı olarak kullanmanın iki yöntemi önerilmektedir: Nörobilim, eğitimdeki temel kavramları (örneğin zihniyet, motivasyon, anlam oluşturma ve dikkat) araştırmak için sinirbilimsel bir bakış açısı getiriyor.

  1. Öğrencilere beyinleri hakkında bilgi vermek, onları yanlış bilgiden ve öğrenilmiş çaresizlikten kurtulabilme fırsatları sağlar. Öğrencilerin beyin hakkında bilgi sahibi olması neden önemlidir? Çünkü insan olmanın ne demek olduğunu anlamak temel bir prensiptir. Beyniniz kişiliğinizin, bireyselliğinizin ve yeteneklerinizin özüdür. Beynin nasıl çalıştığını çözmek, insan davranışının ve eylemlerinin temelini anlamamıza yardımcı olacaktır. Her beyin benzersiz olmakla birlikte, tüm sağlıklı insan beyinleri aynı temel yapı ve işlevleri paylaşır (https://qbi.uq.edu.au/brain/nature-discovery/why-study-brain, 2024). Öğrencilere beyin dostu yöntemlerle eğitim vermek, insan beyninin bilgiyi kodlama, birleştirme ve geri alma şekliyle uyumlu ilkelerin uygulanması anlamına gelir. Eğitimsel sinir bilimi, öğrenmeyi ve gelişimi desteklemek için bilişsel, duygusal ve sosyal yönlere bütünsel ve entegre bir bakış açısının önemine işaret etmektedir. Öğrencilere kendi beyinleri hakkında bilgi verirken içerik; bilişsel eğitim, problem çözme, akıl yürütme, dikkat, yürütücü işlevler ve çalışma belleğigibi bilişsel yetenekleri geliştirmeyi hedefleyen müdahaleleri içerir. Bu tür içerikler öğrencinin kendi beyinsel potansiyelini tanıma ve işlemesine yardımcı olabilmektedir.

2.Eğitim tasarımında öğrenmenin nöromekanizmalarını açıklamak, öğrencilerin öğrenmelerini ve eğitim program anlayışını zenginleştirir. Eğitimsel nörobilim bulgularına dayalı öğrenme ilkeleri olarak; öğrenme beyni değiştirmeyi içerir. Orta düzeydeki stres öğrenme için faydalıdır, hafif ve aşırı stres ise öğrenmeye zarar verir. Yeterli uyku, beslenme ve egzersiz güçlü öğrenmeyi teşvik eder. Bir nöron, hedef nöronla temas kuramazsa ya da yeterince uyarılmazsa ölür (Greenfield,2 000). Düsünülmeyen bir ortamda, beyin kullanılmayan hücreleri ayıklamaktadır ve milyonlarca hücre birbirine baglanmadan ayrı ayrı kalır (Jensen, 1998). Bazı arastırmacılar bu süreci “nöron budanması” (neural pruning) olarak isimlendirirler (Springer, 1999). Bu temel ilkelere dayalı tasarlanan öğretim etkinlikleri öğrenmeyi kolaylaştırmaktadır. Beyin yarım küreleri ve onların işlevsel özelliklerinin bilinmesiyle öğretim, öğrenci algılayışlarını kolaylaştırıp arıttırabilmektedir. Örneğin beyin yarım küreleri ve onların işlevsel özelliklerinin bilinmesi, öğrenci açısından öğrenmeyi kolaylaştırıp onların motivasyonal güçlerini performansa çevirmede, öğretmenler açısından ise öğrenmeyi kolaylaştırıp daha görünür hale getirebilecekleri etkili öğretim yaklaşım ve stratejilerini geliştirmelerine  bu araştırma bulgu ve sonuçları fırsatlar sağlamaktadır. Beynin yarım kürelerinin özellikleir inelendiğinde; Sol lop-yarımküre: matematiksel, mantıksal, karar verme, harfleri yorumlama, garantici dil ile ilgili sözel fikirler, düşünce yapıları, sayılar, hesaplamalar ve sembollerle işlemler, ayrıntıcı, analitik, yakınsak gibi problem çözücü işlevlerle ilgiliyken aynı zamanda bedenin sağ tarafını kontrol etmeden de sorumludur. Gazzaniga’ya göre “sol beyin apaçık bir paradoks ile karşılaştığında uygunsuz gerçeği açıklamaya çalışacaktır” diyor. Uyumsuzlukları ve bilincimizdeki boşlukları gizlemek için sürekli fikirler uyduran sol beyin yorumlayıcı olarak da adlandırılır (kaku, 2015). Sağ lop-yarımküre: görsel, şekilsel tablosal, uzamsal bilgiler, imajcı, hayalci, yaratıcı-ıraksak sezgisel ve aynı zamanda bedenin sol tarafını kontrol etme işlemleri gerçekleşir. Merkezi sinir sistemi iki ana hücre sınıfından oluşur: nöronlar ve glia. Glial hücreler, nöron sayısından fazla ve uygun beyin işlevi için kritik rollere sahip olsalar da, nöronlar çoğu sinirbilim araştırmasının ana odak noktası olmuştur. Nöronal hücreler, beyindeki elektriksel ve kimyasal aktivite kalıpları olarak kodlanmış bilgileri alıp göndermelerine izin veren özel özelliklere sahiptir.

Eğitimsel Nörobilim açısından deneyim temelli öğrenme bütünselliği ve bağlantısallığı gerçekleştirir mi? Deneyim temelli öğrenmelerin sinaptik bağlantıları çok yönlü ve çok duyulu kodlamalara dayalı gerçekleşmektedir. En sık etkinleştirilen bağlantılar korunur. Nöronların hayatta kalmak için bir amacı olmalıdır. Amaçsız nöronlar, bilgi almayan veya iletmeyen nöronların hasar gördüğü ve öldüğü apoptoz adı verilen bir süreçle ölür. Etkisiz veya zayıf bağlantılar, tıpkı bir bahçıvanın bir ağacı veya çalıyı budayarak bitkiye istenen şekli vermesi gibi “budanır”. Bağlantıları geliştirme ve budama sürecini mümkün kılan, beynin çevresine uyum sağlamasına izin veren, plastisitedir. O halde nöroplastisite nedir?

Nöroplastisite: Beynin yaşam boyunca yeni nöral bağlantılar oluşturarak kendini yeniden organize etme yeteneğidir. Nöroplastisite, beyindeki nöronların (sinir hücrelerinin) yaralanma ve hastalıkları telafi etmesine ve yeni durumlara veya çevrelerindeki değişikliklere yanıt olarak aktivitelerini ayarlamasına izin verir. Öğrenirken, nöronlarınız arasında yeni bağlantıların oluşturulması da dahil olmak üzere beyninizde önemli derecede biyolojik, kimyasal, elektriksel ve fiziksel değişiklikler meydana gelir. Nöroplastitise, beynimizin değişme, nöronlarımız arasındaki bağlantıları oluşturma, güçlendirme, zayıflatma veya yok etme yeteneğidir. Ne kadar çok pratik yaparsanız, bu bağlantılar o kadar güçlü hale gelir.

Bir nöron, diğer nöronlara sinir impulsları (elektrik sinyalleri gibi) şeklinde bilgi göndererek haberci görevi gören bir hücredir. Örneğin siz yazarken beyninizdeki bazı nöronlar diğer nöronlara “parmakları hareket ettirin” mesajı gönderir ve bu mesaj daha sonra sinirler yoluyla parmaklarınıza kadar gider. Okurken ya da bir etkinlik yaparken beyindeki nöronlar bağlantısallık ve bütünsellik çerçevesinde ateşlenerek örüntülemelerle öğrenme sürecini başlatır. Bu nedenle, bir nörondan diğerine iletilen mesajın serüveni; nöronun kendi içinde elektrik, diğer nörona geçerken sinapslarda kimyasallarla gerçekleşir.  Bu alışveriş mesajlaşma trafiği, yaptığınız her şeyi yapmanıza izin verir: yazma, düşünme, görme, zıplama, konuşma, hesaplama vb.  Beyninizde çok sayıda bağlantıya yol açan her bir nöron, 10.000 kadar başka nöronlarla bağlanabilmektedir.

Bir ormanda iz olmadan yürümek zordur, çünkü yolunuzu oymak için bitki örtüsünü ve dalları sıkıştırıp itmeniz gerekir. Ancak aynı yolu ne kadar çok kullanırsanız, o kadar kolay ve pratik hale gelir. Tersine, patikayı kullanmayı bıraktığınızda bitki örtüsü yeniden büyür ve iz yavaş yavaş kaybolur. Bu, beyninizde olana çok benzer; bir şeyi yapmayı bıraktığınızda, nöronlarınız arasındaki bağlantılar zayıflar ve sonunda parçalanabilir veya budanabilir. Tekrar tekrar pratik yapmak veya prova yapmak nöronlarınızı harekete geçirir ve öğrenmenizi sağlar. Bu değişimler bebek anne karnında iken başlar ve insan hayatı boyunca devam eder.

Beyin temelli öğrenme, nöroplastisiteye göre insanlar yeni kavramlar öğrendiklerinde, yeni deneyimler yaşadıklarında veya belirli uygulamaları yaptıklarında beyindeki nöral bağlantıların değiştiği, yeniden haritalandığı ve kendilerini yeniden düzenlediği kavramına- odaklanmıştır.  Bilim insanları, beynin aynı anda birkaç aktiviteyi gerçekleştirebildiğini, aynı bilginin beynin birden çok alanında depolanabildiğini, öğrenme işlevlerinin uyku, diyet, egzersiz, stres ve diğer koşullardan etkilenebileceğini, beyin yeni bir şey öğrenirken anlamın bilgiden daha önemli olduğunu, belirli duygusal durumların öğrenmeyi kolaylaştırabileceği veya engelleyebileceği gibi bulguları ortaya koymuşlardır.(https://www.edglossary.org/brain-based-learning/).

Hangi durumlarda öğrenme muhteşem hangi durumlarda öğrenme bloka edilir?  Sevildiğinizi ve güvende hissettiğinize dair derin bir hafızanız yoksa, beyindeki insan nezaketine yanıt veren alıcılar gelişemez. Kendinizi güvende ve sevildiğinizi hissederseniz, beyniniz iş birliği, oyun ve keşif konularında uzmanlaşır. Stres ve tehdit edildiğinde ise; sıkıntı ve travma beyninizi ve bedenlerinizi algısal olarak bloka eder ve beyninizin işleyişini çöküş programına dönüştürür. Çünkü sürekli olarak sevilmediğinizi, korktuğunuzu veya istenmediğinizi hissediyorsanız, beyin korku ve terk edilme duygularını yönetmekte uzmanlaşır. Bu beyin durumu ister okul ortamlarında ister toplumsal etkileşimlerde, isterse de kamusal alan ve özel alanlarda olsun, istenmeyen davranışlar sergilenir. Kaoitik bir toplum beyini koşullanarak terörize edilebilir, tepkisel davranışlar hat safhaya varabilir, ancak sevilen ve güvende hissedilen birey ve toplumlar iş birliği içerisinde, yenilikçi ve yaratıcı keşifler yaparak daha özgürlükçü medeniyetler oluşturabilirler. Medeni bir toplum beyini özgürleşerek estetizm ve entelektüalizmi yaratabilir.

Beyin temelli öğrenme ve eğitimsel nörobilim nedir?  İnsanlar, eğitim aracılığıyla hem kendi türleri olan insanları hem de doğayı, çevresel koşulları değiştirerek ya medeniyet ya da vahşet oluştururlar. Öğrenciler, öğrenmeyi canlandıran beyinle uyumlu stratejilerle öğrenmenin iştahını hissedecekler ve öğrenme heyecanını hep canlı tutarak ilgi, merak ve beklentilerini hep araştırma ve incelemeye yönlendirebileceklerdir. Nörobilim, beynin bilgiyi seçme, tutma, depolama, geri alma ve ilişkilendirme yollarının altında yatan mekanizmaları incelemeye odaklanmıştır. Örneğin, eskiden zekanın bir kişinin hayatı boyunca büyük ölçüde değişmeden kalan sabit bir özellik olduğuna inanılıyordu. Aksine şimdilerde, beyin araştırmaları ve zekâ teorileri ve bilişsel bilimdeki son keşifler, insan beyninin öğrendiğinde fiziksel olarak değiştiğini ve belirli becerileri uyguladıktan sonra öğrenmeye devam etmenin ve bu becerileri geliştirmenin giderek daha kolay hale geldiğini ortaya koymaktadır ve zekanın gelişimsel olarak evirildiğini kabul etmektedir.

Neden Nörobilimi Anlamak Durumundayız? Çünkü fiziksel özellikler insanın duygu, biliş ve davranışsal özelliklerinin akademik başarılarına yansır.  RAS, bilincinizin devam etmesini sağlar ve nörolojik sistemdir. Beynimizi omuriliğe, beyinciğe ve serebruma bağlayan sinir ağına verilen bilimsel ismidir. Ortamda dikkat çelici unsurlar çok olduğunda belli bir bileşene odaklanmamızı sağlayan yapılardan biridir. Bedenden beyne giden sinyallerin geçmek durumunda olduğu RAS, beden hareketleri ile aktive edilir. Bunun içindir ki, sınıf içi etkinliklerde öğrencilerin bilinçli hareketlerle; hep dopamin salınımını hem de dikkat ve uyarılma durumları gerçekleştirilmelidir. nörotransmitterleri üreten birkaç hücre grubuna ev sahipliği yapar. Nörotransmitterler nöronlar arasındaki iletişimi ve sinyal aktarımını sağlar. beyin yarım kürelerini uyarır. Bütün sinir sisteminin ve vücudun uyanık tutulmasında görevlidir. Her duyu impulsunu aynı şekilde değerlendirmez. Önemli olan ile olmayanı ayırt eder. Nörotransitterler öğrenmenin kimyasalllığının yansımsıdır. RAS’ın, etkin çalışması için bulunduğunuz ortamda kendinizi güvende hissetmeniz ve beyin kabuğuna doğru sinyaller göndermesi gerekir. Bu yüzden, endişeli ve dikkat dağıtıcı unsurların bol olduğu ortamlarda öğrenme yeteneğimiz azalır. Beynin tehdit algısından uzak tutulur.

Hatalara dayalı öğrenme deneyimleri daha girişimci bir öğrenen olmak için fırstalar sağlar. Hata korkusunu en aza indirgeyerek hataların etkili bir girişimcilik deneyimi olduğu vurgulanır. Hatalara dayalı öğrenme, deneyimlerden ders çıkarma ve deneyimlerin eleştirel ve analitik olarak çözümlenerek yakınsak ve ıraksak düşünme becerisini kazanmak demektir. Öğrenirken ya da öğrendiklerinizi hatırlamaya çalıştığınızda ve bir hata yaptığınızda, bu öğrenmenizdeki boşlukları belirlemenize yardımcı olabilir ve size hangi yolun, konunun, bilginin, becerinin işlerin üzerinde çalışılması gerektiğine dair bir gösterge verebilir.

Öğrencilerin beyin-zihin açıklığı ve bedensel dinginlik işlenecek ünite, konu ve kavramlara “derinlemesine engaje” olmalarını sağlar. Daha sonra rahatlatılmış bir uyanıklık içerinde “problematik sorularla ve sınıf sinerji “ile başlayan sorgulamalarla “görsel ve işitsel zenginleştirilmiş argümanlarla” ve materyallerle içeriğe öğrenciler tıpkı tramplenden odaklanarak havuza atlayan bir yüzücü gibi daldırılır. Öğrencilere hayata meydan okuma fırsatları verilince motivasyon düzeyleri artar. Motive edilmiş-ödüllendirilen beynin algısı-zihinsel kayıt kanalları açılır.  Dersin her sürecinde öğrenci “aktif sorgulamalarla”; kodlama, anlamlandırma, örgütleme ve eklemleme stratejileri kullanılarak içerikte sunulan bilgi becerilere ve yetkinliklere- kazanımlara dönüştürülmesi sağlanır.

 

Öğretmenlerin nörobilim hakkında bilmesi gerekenler nelerdir? Beyni incelemek şimdi ve geleceğin öğretmenlerine nasıl yardımcı olabilir?

Güçlü davranış teorisi bağlamında uygulanan nörobilim bulgularının öğrenme süreçlerinin daha iyi anlaşılmasını ortaya koymaktadır (Willingham, 2009). Öğretmenler, öğrencilerin performansnı artırmak için, oyunlara, sosyal aktivitelere, grup etkinliklerine, molalara, fiziksel etkinliklere ve eşleştirme çalışmalarına, çeşitli yeni yazılım uygulama çalışmalarına öğretim programlarında yer vermelidirler.  Öğretmenler aynı zamanda kullan ya da kaybet ilkesini bilerek; sürekli olarak yenilikçi, yaratıcı ve analitik eğitim etkinliklerine sınıf ve okul  ortam ve süreçlerinde yer verilmelidirler.

Öğretmenlerin temel nörobilim bilgi ve bulgularına sahip olması öğretmenlerin öğretme yaklaşım, strateji, yöntem ve tekniklerini etkileyebilecektir. Nörobilim bize, çocukların yeni bilgi, beceri ve deneyimler yaşadıklarında bu bilgilerin beyindeki yollardan nasıl geçtiğini anlayarak anlamlı etkinleri tasarlmasını sağlar. Bu yollar nöronları birbirine bağlar. Nöronlar arasında ne kadar çok bağlantı varsa, beynin bilgiye erişmesi, örgütlemesi, yeni bağlantılar kurarak yaratıcı becerilere sahip olması o kadar kolay olur. Tıpkı bir şehrin trafik alt yapısı ne kadar sağlam ve yollar ne kadar geniş ve akışkansa, trafikte o kadar kolay, ulaşılabilir, sürdürülebilir, rahat ve akışkandır.

Örneğin, kendi becerilerinizi geliştirme kapasitenize inanmanız için sizi cesaretlendirebilir. Bu tür inançlar sizin çaba göstermenizi ve destekleyici öğrenme stratejilerini daha iyi kullanmanızı sağlar.

Şimdi ve gelecekteki öğretmenler öğrenmenin beyindeki serüveninin nasıl gerçekleştiğini bilmelidir ki, öğrencilerine öğrenmeyi kolaylaştırabilsinler. Öğretmenler öğrencilerin en iyi nasıl öğrendiklerini anlamalarına yardımcı olmanın yanı sıra sinirbilim, öğrenci davranışlarını yönetmelerine yardımcı olabilir. Çoğu zaman, öğrencilerin kötü davranmasının nedeni strestir. Sinirbilimciler, stresin beyni nasıl etkilediğini incelediler ve bulguları, öğretmenlerin öğrencilerin davranışlarını daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir. Beyin hakkında daha fazla şey öğrendikçe, öğretmenlerin öğrenme sürecini kapsamlı bir şekilde anlamaları ve sonuç olarak beynin en iyi nasıl öğrendiğine uygun olarak öğretim uygulamalarını geliştirmeleri beklenecektir. Beynin öğrenme yetenekleri ve işlevleri hakkında daha fazla şey öğrendikçe, eğitimciler yeni bulgulara uygun olarak öğretim yöntemlerini geliştirmeye devam edeceklerdir.

Üniversiteler, geleceğin öğretmenlerini beynin nasıl çalıştığı hakkında bilgi sahibi olarak hazırlayarak daha iyi öğretmenler yetiştirmeye yardımcı olabilir. Nörobilim ve beyin konusunda uzman olan öğretmenler, öğrencilere bilgiyi kalıcı kılacak şekilde nasıl öğreteceklerini bilirler. Ayrıca, sorunlu davranışlarla başa çıkmak ve öğrencileri neyin harekete geçirdiğini anlamak için daha hazırlıklıdırlar.

Beyin temelli öğrenmede en iyi uygulama nedir? Nöronlarınızın bağlantılarını oluşturmasına ve güçlendirmesine nasıl yardımcı olabilirsiniz? Hangi Öğrenme Stratejileri Beyniniz ile Daha Uyumlu?

Her beyin benzersiz bir şekilde organize edilmiştir. Her çocuğun beyni benzersiz olduğu ve farklı düzeylerde farklı düşünür, hisseder ve öğrenir. Öğretmenler totalleşmiş öğretim strateji ve yöntemlerini terk ederek, bireyselleştirilmiş öğretim stratejilerine yer vermelidir.

Beyin sürekli olarak büyüyor, değişiyor ve çevreye uyum sağlıyor. Zekâ doğumda sabitlenmez, çevrenin uyarılmasına, hormonal seviyelere ve vücutta meydana gelen diğer kimyasal reaksiyonlara bağlı olarak yaşam boyunca değişir ve gelişir. Bizim işimiz, programı her öğrenciye göre planlayabilmek ve değiştirmektir. Bir çocuğun yaşamının ilk 5 yılında, çevrenin uyaranlarına bağlı olarak milyarlarca nöron birbirine bağlanır (Miller ve Cummings, 2007).

Vücut, Hareket ve Beyin. Oksijen, su, uyku, belirli yiyecekler ve hareket neden öğrencilerin beyinlerini ve öğrenmelerini etkiler? Öğretmenler fiziksel sınıflarına ve öğretim tekniklerine uyarlamalar yapabilir ve çocukların öğrenmesine yardımcı olmak için sağlıkla ilgili konularda ebeveynleri eğitebilir.

‘Beyin uyumlu’ bir sınıf, öğrenmenin olumlu duygularla bağlantısını sağlar. Beyin için çoklu algısal kayıt kanalları kullanılarak algısal zenginlik oluşturulabilir.  Öğretmenler, derslerde müzik kullanmaktan bazı duyuru panosu gösterimlerine kadar pek çok zenginleştirme uygulaması kullanarak tüm öğrenciler için öğrenmeyi artırabilir. Her çocuğun güçlü ve zayıf yönlerini düşünmeyi ve anlamayı gerektirir. Farklı seviyelerde nörokimyasallar farklı duygular yaratır. Duygusal sağlık ve güvenli ortam öğrencilerin duyguları, hafıza ve öğrenme ile nasıl bağlantılıdır? Stres ve duygular öğrencilerin öğrenmesini nasıl etkiler? Öğretmenler, eğlenceli ve güvenli, dolayısıyla öğrenme için beyinle daha uyumlu bir sınıf ve okul ortamı oluşturabilir.

Çocukların beyinlerini geliştirmek için problem çözme gerektiren gerçek hayata hazırlayan uygulamalı ve anlamlı öğrenme deneyimlerine daldırılması gerekir.

 Beyin neden bazı bilgileri ve becerileri diğerlerinden daha kolay hatırlar? Öğrencilere nasıl, ne zaman ve neden seçenekler sunmalıyız? İlgili içerik ve öğrenci seçenekleri öğrenme için kritik öneme sahiptir. Öğretmenler, öğrenmeyi öğrenciler için daha anlamlı hale getirmek için örüntülemelere dayalı duygu durumlarını ve motivasyon tekniklerini harekete geçirebilir ve yeni bilgileri önceki bilgilerle ilişkilendirebilir. Ayrıca öğrencilere seçenekler sunarak motivasyonu ve hafızayı artırabilir ve yetenek düzeyleri ile öğrenme stillerini uyumlu hale getirebilirler. Proje tabanlı öğrenme, çoklu zeka, öğrenme stilleri, farklılaştırılmış değerlendirmeler ve öğrencileri karar verme sürecine dahil etme hakkında bilgiler, pratik stratejiler ve sınıf örnekleri sağlanır.

Değerlendirme ve Geribildirim beyin temelli bir program yaklaşımında anında dönütler sağlanarak sinaptik bağlantıların doğru yapılanmasını sağlanmalıdır. Hangi değerlendirme biçimleri beyinle uyumludur ve uyumlu değildir? Nöronların daha aktif ve kalıcı öğrenme yolakları oluşturmaları için “test ve sınavlara dayalı çalışma biçimi”, bilgileri yalın halinde örüntüsüz yalnız bir şekilde çalışmaktan daha iyidir. Öğretmenler, öğrenme sürecini geliştiren değerlendirme biçimlerini kullanabilirler. Otantik ölçme araçlarına dayalı ölçümler yapılandırmacı değerlendirmeler yapılmalıdır. Geribildirim hızlı, belirli, çeşitli kaynaklardan gelmeli ve öğrenme sürecine dahil edilmelidir.

Amaç, geri getirmeyi ilgi çekici bir şekilde uygulayın. Farklı stratejileri kullanarak alıştırma sorularını yanıtlamak veya bilgi kartları kullanmak, dersleri tekrar okumaktan veya dinlemekten daha fazla öğrenmeyi geliştirmektedir.

Reseptörler, diğer nöronlardan sinir impulslarını (elektrik sinyalleri) alan elektrik prizleri gibidir. Molalar-boşluk, beyninize pekiştirmesi için zaman verir- yani beyniniz, nöronlarınız arasındaki bağlantılar için gerekli yapı taşlarını üretir. Bu bilgi almak anlamına gelir. Matematik problemlerini çözmek veya tanımları ezberlemek gibi farklı becerilere kolayca uyarlanabiliyor Öğrenen beyni inceleyen bilim adamları, öğrenme dönemleri arasındaki molaların ve uykunun öğrenmeyi artırdığını ve unutmayı en aza indirdiğini gözlemlediler.  Siz uyurken beyniniz temizlenir. Uyurken beyniniz, gün boyunca etkinleştirdiğiniz nöronlar arasındaki bağlantıları yeniden etkinleştirir. Şekerlemeden de benzer faydalar elde edebilirsiniz. Beyninizdeki “izleri” tekrar tekrar kullanarak ve çalışma egzersizlerinizi aralıklandırarak, yaşam boyu öğrenme ve spor yaparak daha iyi bir beyin temelli öğrenci olabileceğinizi biliyorsunuz. Beyin, öğrenme sürecinde bir konunun zamansal açıdan  en iyi ilk bölümünü ve son bölümünü hatırlar. Buna öncelik-sonralık etkisi denir. Öğrenmenin orta dönemi en az önemli bilgilerle doldurulmalı ve daha kısa öğrenme seansları ortadaki “aşağı” dönemi azaltacaktır. Bu nedenle eğitim seansları ideal olarak 20 dakikadan fazla olmamalı ve seansları ayıran planlı “beyin molaları” olmalıdır.

Beyin Gelişiminin İlkeleri nedir? Beyin benzersiz bir şekilde organize edilmiştir. Beyin sürekli büyüyor Beyinle uyumlu” bir sınıf, öğrenmenin olumlu duygularla bağlantısını sağlar.  Çocukların beyinlerinin gerçek hayata, uygulamalı ve anlamlı öğrenme deneyimlerine daldırılması gerekir. Beyin gelişimi uzun bir süre boyunca ilerler ve moleküler (genetik), hücresel ve çevresel sistemlerin ve elementlerin karmaşık etkileşimini içerir. Nöral esneklik sayesinde beyin uyarlanabilir. İster biyolojik ister çevresel olsun, çeşitli olasılıklara uyum sağlar.  Nöral plastisite, moleküllerden davranışa kadar nörobilişsel sistemin hemen hemen tüm düzeylerindeki bu geniş uyarlanabilirliği ifade eder (Stiles, 2008; Berlucchi G, Buchtel, 2009). Aşamalı farklılaşma ve aşamalı bağlılık beyin gelişimin temel ve tamamlayıcı iki yönünü temsil eder. İlerleyen farklılaşma, farklı hücre tiplerinin, bağlantı modellerinin ve sinir ağları içindeki farklı işlevlerin farklılaşması dahil olmak üzere sinir sisteminin kademeli olarak detaylandırılması anlamına gelir. Nöral sistemin tüm seviyelerinde, bağlılıkla birlikte farklılaşma, beyin gelişimini yöneten ilke gibi görünmektedir. Beyin gelişimi, hem gen ifadesinden türetilen moleküler ipuçlarından hücre-hücre etkileşimine, hem de sistem aktivasyonuna kadar uzanan içsel faktörlerden ve organizma dışındaki kaynaklardan gelen girdilerden kaynaklanan dışsal faktörlerden etkilenir.

Genler, protein oluşturmak için gerekli bilgileri taşırlar, ancak biyolojik süreçleri veya gelişimsel sonuçları belirlemezler. Taslakları veya planları miras almıyoruz, genleri ve onları ifade eden hücresel makineleri miras alıyoruz. Ilk hücreler, genlerin nükleotid dizilerinde kodlanan bilgilere dayalı olarak proteinler oluşturmak için gerekli elementleri içerir.

Beyin gelişimi dinamiktir. Beynin herhangi bir andaki biyolojik durumu, genler arasındaki karmaşık etkileşimi ve yerel hücresel olaylardan dış dünyadan etkilere kadar sürekli genişleyen çevresel faktörleri içeren gelişimsel süreçlerin ürünüdür.

Beyin araştırma bulguları hafızanın farklı yönlerinin farklı duygusal bağlamlarda aktive edildiğini ve bunun da duygu ile biliş arasında bağlantılar olduğunu gösterdiğini göstermektedir. Çünkü beyindeki motivasyon duygu tarafından yönlendirilir.

İşbirliği sinerji yaratarak öğrenceyi farklı duyusal ve duygula bağlantılarla gerçekleşmesini sağlar. . Bu, öğretmenden kabul etmemiş veya anlamamış olabilecekleri bilgileri akıllarında tutmalarına yardımcı olur.

Yaşıtlarınla-akranlarınla ​​bir şey öğrenmek ve öğretmek anlmalı ve içselleştirmeyi sağlar. Öğrenciler materyalleri akranlarına öğrettiğinde, bu aynı bilgiyi akılda tutmalarına yardımcı olur. Bu, küçük gruplar halinde veya sunumlar yoluyla yapılabilir.

Bilgi/beceriler ne kadar çok kullanılırsa, o kadar otomatik hale gelirler. Aynı şekilde, ne kadar az kullanılırlarsa, beceri veya bilginin kaybolma olasılığı o kadar fazladır. Unutma, farklı öğrenme sistemlerinde farklı bir hızda gerçekleşir. Tüm bu sistemler entegre bir şekilde çalışmaktadır.  Motivasyonel ve duygusal durumlar öğrenme, hatırlama ve unutmayı farklı şekillerde etkileyebilirler.

Anlamlı ve anlaşılırlık için derslere engaje olmak içselleştirmeyi gerektirir. Öğrencilerin dersle meşgul olmaları durumunda bilgileri hatırlama olasılıkları daha yüksektir. Materyalleri yaşamlarına uygulayarak, öğrenciler onu anlamlı bulacaktır. Örneğin, ekonomi üzerine bir ders, akıllı telefon sahipliği ile ilgili olabilir. Anlamlı ve anlaşılır olması için ikili kodlama stratejilerine yer verilmelidir. Örneğin, yazılı ve sözlü bilgiler öğrencilerin bilgileri hem yazması hem de sözelleştirmesi, görsel ve işitsel olarak bilgiyi kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe taşımaya yardımcı olacaktır.

Beyinin öğrenme şekli karmaşıktır. Beyinde birden çok öğrenmenin gerçekleştirmesi vardır. Bellek sistemleri farklı çalışır ve farklı görevleri vardır. Ne sorusunun karşılığı olan olguları, bilgileri üreten tutun semantik bellek ssitemi vardır. Buna karşılık, belirli anları için epizodik veya otobiyografik bellek üreten bir sistem vardır. Burası hipokampus ve etrafındaki yapılar. Bu sistem, anlık görüntüleri kaydetmek için bağlantılarını çok hızlı bir şekilde değiştirebilir. Beyin, algısal bilgi ile motor tepkiler arasındaki ilişkileri öğrenir. Bu bilgi içinde, sözde “kavramlar” olarak adlandırılan karmaşık uzamsal ve zamansal kalıpları tespit eder. Bu, değişen bağlantıların saniyeler, dakikalar ve saatler sürdüğü korteks içinde gerçekleşir;

Bazı çağrışımlar bilinçsizdir ve beynin daha derinlerindeki duygu (limbik) yapılarını içerir, Uyaran ve tepki arasındaki ilişkilere genellikle “klasik koşullanma” denir. Bu ilişkilendirmeler saniyeler ve dakikalar içinde oluşabilir; Sınıf ortamlarında bazen öğretmeler kasıtıs olarak koşullanma ve subliminal-örtük kod ve mesajlarla koşullanma, kaygı, korku, stres ve  istenmeyn duygu durumları yaratabilirler. İstediğimizi elde etmek, güzel şeylerin olmasını sağlamak ve kötü şeylerin olmasını önlemek için ne yapmamız gerektiğini hesaplayan, saniyeler ve dakikalar içinde işleyen, ödüle dayalı bir sistem vardır. Bu durumlarda pekiştireçler ve motivasyonal öğrenme-öğretme stratejileri kullanılarak “öğrenme açlığı ve iştahı” oluşturularak konu ve kavramlara öğrencilerin engaje olması sağlanır.

Beyin, diğer insanları algılamak ve anlamak için yaygın devrelerinden yararlanabilir, böylece beceriler basitçe diğer insanları gözlemleyerek ‘modelleme’ ye dayalı öğrenir. Beyin, yeni kavramlar ve planlar oluşturmak için dili kullanmak için yaygın devrelerinden yararlanabilir, böylece beceriler öğretim yoluyla öğrenilebilir.

 

Sonuç

Gelişmiş beyin görüntüleme araçları, araştırmacıların beyni incelemesine ve nasıl öğrendiğimize dair anlayışta devrim yaratmasına olanak tanımaktadır. Bu aygıtlar sayesinde beynin içsel ve dışsal özellikleri incelenmekte ve öğrenmenin beyindeki serüveni hakkında bilgiler edinilmektedir. Çünkü tüm bedeni sevk ve idare eden beyindir. Beyin, duygu, düşünce ve eylemlerin üretildiği ve kontrol edilip değerlendirildiği merkezdir. Araştırmacılara göre beyin eğitmek ve eğitilmek üzere evrimleşmiştir ve öğrenmenin yaşı da yoktur. Beyin zihin üreten bir sosyal organdır. Üretilen zihin sizin gücünü belirler. Zihin gücü, sahip olduğunuz en güçlü ve en yararlı güçlerden biridir. Zihninizden geçen düşünceler, hayatınızda olan hemen hemen her şeyden sorumludur. Ne ekersen onu biçersin demiş atalarımız. Beyini, düşünceyle beslersen düşünceler ve fikirlerle, duyguyla beslersen duygu ve romantizimle, kaotik ve problematik durumlarla beslersen kaygı, korku, tehdit, belirsizlik ve streslerle bir dünya ve ruh atmosferi olur. Tıpkı toprağa tohum ekersen, onları sularsan ve gübrelersen, sağlıklı ve güçlü bitkilere dönüşürler. Tıpkı öğrencilerinize gösterdiğiniz ilgi, dikkat ve ihtimam ve coşkunuz gibi…. Öğrencileri güçlü kılanda budur. İşte o bilimsel ve mucizevi güç, öğrencilerin hayatlarında zihin açan, sorgulayan, deneyimleten beyinin yapısı ve işlemselliğini keşfettiren “a-hah”! diye öğrenmenin mucizevi tadını ve iştahını hissettiren, öğrenmeyi ve düşünmeyi öğreten bir öğretmenle karşılaşmalarıdır.  Bu karşılaşma süreci beyin biliminin determinstik özelliğini yansıtır.

Belirli bir düşünceye, duyguya, nesneye, duruma kişiye karşı ilgisizlik onu çürütecektir. Buna karşılık ilgi gösterirseniz küllerinden yeniden alevlenecektir.  Beyin ve zihin gücümüz, dikkatinizden, duygusal sağlamlığınızdan, zihinsel imgelerinizden, düşünceleriniz determisintik ve endeterministik yapısından ve de deneyimlerinizden oluşur. Kendi öğrendiklerimizi değerlendirme soruları; İnsan beynini ve nasıl çalıştığını anlayın. Merkezi sinir sisteminin (CNS) nasıl geliştiğini, olgunlaştığını ve kendini nasıl koruduğunu anlayın ve tanımlayın. Nörolojik ve psikiyatrik bozuklukları analiz edip anlayın ve bunları önlemenin veya iyileştirmenin yöntemlerini keşfedin.

 

Kaynakça

 

American Psychological Association (APA) (n.d.). What is the Difference Between Educational Psychology and School Psychology. Available online at: https://apadiv15.org/2017/02/05/what-is-the-difference-between-educational-psychology-and-school-psychology/

 

Bruer, J. T. (2006). Points of view: on the implications of neuroscience research for the science of teaching and learning: are there any? CBE Life Sci. Educ. 5, 104–110. doi: 10.1187/cbe.06-03-0153

 

Blanchette Sarrasin J, Brault Foisy L, Allaire-Duquette G and Masson S (2020) Understanding Your Brain to Help You Learn Better. Front. Young Minds. 8:54. doi: 10.3389/frym.2020.00054

 

Berlucchi G, Buchtel HA. Neuronal plasticity: historical roots and evolution of meaning. Exp Brain Res. 2009;192:307–319. [PubMed] [Google Scholar]

 

Blakemore, Sarah-Jayne and Uta Frith (2005). The Learning Brain: Lessons for Education. Malden, MA: Blackwell.,

 

Cruickshank, W. M. (1981). A new perspective in teacher education: the neuroeducator.J. Learning Disabilities 14, 337–341. doi: 10.1177/002221948101400613

 

Duman, B. (2006, July). The effect of brain-based instruction to improve on students’ academic achievement in social studies instruction. Paper presented at the 9th International Conference on Engineering Education, San Juan, Puerto Rico.

 

Duman, B. (2010). The effects of brain-based learning on the academic achievement of students with different learning styles. Educational Sciences: Theory & Practice, 10(4), 2077-2103.

 

Duman, B. (2015). Neden beyin temelli öğrenme [Why brain-based learning]. (4th ed.). Ankara, Turkey: Pegem Akademi.

Duman, B. & Aybek, B. (2003). Süreç-Temelli Ve Disiplinlerarası Öğretim Yaklaşımlarının Karşılaştırılması . Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi , (11) , 1-12 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/musbed/issue/23502/250409

 

Fischer, K. W., Goswami, U., and Geake, J. (2010). The future of educational neuroscience. Mind Brain Educ. 4, 68–80. doi: 10.1111/j.1751-228X.2010.01086.x

 

Gallagher, K. (2005). Brain research and early childhood development: A primer for developmentally appropriate practice. Young Children, 60(4), 12–20.

 

Goswami, U. (2006). Neuroscience and education: from research to practice. Nat. Rev. 7, 406–413. doi: 10.1038/nrn1907

 

Kania, B. F., Wronska, D., and Zieba, D. 2017. Introduction to neural plasticity mechanism. J. Behav. Brain Sci. 7:41–8. doi: 10.4236/jbbs.2017.72005

 

Howard-Jones, P. A., Varma, S., Ansari, D., Butterworth, B., De Smedt, B., Goswami, U., et al. (2016). The principles and practices of educational neuroscience: comment on bowers (2016). Psychol. Rev. 123, 620–627. doi: 10.1037/rev0000036

 

Stiles J. The Fundamentals of Brain Development: Integrating Nature and Nurture. Cambridge, MA: Harvard University Press; 2008. [Google Scholar]

 

Rushton, S. Neuroscience, Early Childhood Education and Play: We are Doing it Right!. Early Childhood Educ J 39, 89–94 (2011). https://doi.org/10.1007/s10643-011-0447-z

 

Stephen Rushto,, (2011). Nörobilim, Erken Çocukluk Eğitimi ve Oyun: İşimizi Doğru Yapıyoruz! https://link.springer.com/article/10.1007/s10643-011-0447-z/tables/1

 

Tokuhama-Espinosa, Tracey (2011). Mind, Brain, and Education Science: A Comprehensive Guide to the New Brain-Based Teaching. New York: W. W. Norton.

 

 

Willis, J. (2010). Current Impact of Neuroscience in Teaching and Learning. My chapter from new book Mind, Brain, Education edited by David Sousa, Solution Tree

 

Wilcox G, Morett LM, Hawes Z and Dommett EJ (2021) Why Educational Neuroscience Needs Educational and School Psychology to Effectively Translate Neuroscience to Educational Practice. Front. Psychol. 11:618449. doi: 10.3389/fpsyg.2020.618449.

 

https://soeonline.american.edu/blog/brain-based-learning/#:~:text=Brain%2Dbased%20learning%20uses%20neuroscience,information%2C%20according%20to%20Education%20Reform.

 

https://www.thetechedvocate.org/10-ways-neuroscience-can-change-education/

(https://qbi.uq.edu.au/brain/nature-discovery/why-study-brain, 2024).

 

https://www.frontiersin.org/research-topics/13607/the-role-of-educational-psychology-as-a-bridge-between-neuroscience-and-education#articles

 

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir