TÜRKİYE-AZERBAYCAN DOSTLUĞU-TİCARET-ÜNİVERSİTE

TÜRKİYE-AZERBAYCAN DOSTLUĞU-TİCARET-ÜNİVERSİTE

Türkiye ile Azerbaycan’ın dostluğu ve kardeşliği tarihin her döneminde var olmuştur. Türkiye’nin Kurtuluş savaşı döneminde Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne (SSCB) bağlı olmasına rağmen, Türkiye’ye her türlü maddi ve manevi destek vermiştir. Bu durum 1991 yılında Azerbaycan’ın bağımsız bir Cumhuriyet olmasıyla daha da güçlenmiş ve gelişmiştir. Dünyada Türkiye ve Azerbaycan gibi iki ayrı devlet olup birbirine bu kadar yakın olan başka iki devlet yoktur. Merhum lider Haydar Aliyev’in ‘iki devlet-bir millet’ sözü aslında Türkiye Azerbaycan ilişkilerini özetlemektedir. Devletlerarası ilişkiler “çıkar ilişkisine” dayanmasına rağmen, Türkiye ile Azerbaycan’ın ilişkisi “her iki ülkenin kazanması” üzerine kuruludur. Bu nedenle bir bütün olan iki ülkenin liderlerinin zor günlerde birbirlerini araması ve hatta aranmadan yardıma koşmaları en doğal durumdur. Yaptığımız bilimsel araştırmalarda da bu yakınlık doğrulanmaktadır. İki ülkenin vatandaşları sarsılmaz tarihi bağlarla birbirlerinin ayrılmaz parçaları olduklarının farkındadırlar.  Bu durumu sağlamlaştıran ve geleceğe yönelik daha da güçlendiren en önemli gelişme, Türkiye’nin desteği ile 2020 yılında elde edilen Karabağ Zaferi’nin sonuç bildirgesi niteliğindeki “Şuşa Beyannamesi” ve “Zengezur Koridoru”nun açılacak olmasıdır. Şuşa Beyannamesi ile bundan sonra her iki ülkenin başına gelebilecek olumsuz bir sosyo-ekonomik, askeri ve siyasi konularda birlikte hareket edileceği ve böylece hem bölge hem de dünya istikrarına katkı yapılacağı vurgulanmaktadır. Zengezur Koridoru ise bölgede “yeni bir ekonomik çağ” başlatabilecek olumlu etkiler doğurma potansiyeline sahiptir.

Türkiye ile Azerbaycan arasındaki yaklaşık 7,5 milyar dolar olan dış ticaret hacmi önemli bir rakam olmasına rağmen, bu koridorun açılmasıyla çok daha yüksek olacaktır. 15 milyar dolara çıkarılması hedeflenen bu rakam, özellikle Zengezur Koridorunun açılması ve ortak üniversitenin teknoloji patentleri üretmeye başlamasıyla 20 milyar doları da aşma potansiyeline sahiptir. Bunun için en önemli husus, Zengezur Koridorunun açılmasıdır. Böylece özellikle Türkiye’nin dünyada üçüncü konumda olduğu müteahhitlik hizmetleri açısından Karabağ’ın inşası hızlanacak ve Azerbaycan ise önemli tecrübe kazanacaktır. Daha sonra diğer Türk Devletleri ve bölgenin diğer ülkelerine yönelik hem Azerbaycan’ın hem de Türkiye’nin ticareti artarak her iki ülke de kazanç elde edecektir.

İki ülke arasında yapılabilecek önemli çalışmalardan birisi de Zengezur Koridoru açılınca Karabağ-Nahcivan-Türkiye bağlantılı “organik tarım ve hayvancılık üretim koridoru” oluşturarak tüm dünyaya bu bölgeden organik ürünler satmaktır.
Diğer bir potansiyel ise turizm sektörü ile ilgilidir. Ağrı Dağı ile Karabağ’ı birleştiren bir turizm destinasyonu oluşturulmalıdır. Böylece iki ülke arasındaki iktisadi ve sosyal münasebetler güçlenecek ve önemli gelir kaynağı yaratılacaktır.
Ayrıca iki ülkenin ortak üniversite projesine benzer bir şekilde ortak “sağlık serbest bölgesi” kurmaları da sağlık turizmi geliri elde etmelerini sağlayacaktır. Son olarak da Türkiye ile Azerbaycan “Kafkasya Ticaret Birliği” veya “İpek Yolu Ticaret Birliği” kurarak uzun dönemde diğer bölge ülkelerini de alıp Avrupa Birliğine benzer şekilde bu bölgede önemli bir ekonomik alan ortaya çıkarabilirlerse gelecek için çok büyük kazanımları olacaktır

Türkiye-Azerbaycan arasında ortak üniversite kurulması için son aylarda varılan anlaşma çok önemli ve gerekli bir sonuçtur. Kurulacak üniversitenin hangi bölümlerde yoğunlaşacağı çok önemli bir konudur. Basına yansıyan bilgilere göre Bakü’de kurulacak olan üniversitenin mühendislik ve teknoloji ağırlıklı bölümlerden oluşacağı anlaşılmaktadır. Bu doğru bir bakıştır. Bu konuda hiç taviz vermeden açılacak bölümlerde dünyanın en ileri teknolojilerini üretecek kadrolar yetiştirilmelidir. Tamamen bilimin kontrolünde işletilmesi ve Türkiye ile Azerbaycanlı gençlerle beraber Türk Dünyası ve diğer dünya ülkelerinden yetenekli gençlerin toplandığı bir merkez olarak tasarlanmalıdır. Bu merkez ileri teknoloji tasarlayan bir merkez olmalıdır ve bu prensipten hiç vazgeçilmemelidir. Başta savunma sanayi teknolojileri ve ileri uzay çalışmaları yapacak şekilde konumlandırılmalıdır. Mümkünse bilimsel tasarımı Aziz Sancar hocanın kontrolünde olmalıdır. Kısacası sıradan bir üniversite değil, çağın en son teknolojik araştırmalarını yapabilen bir üniversite olarak tasarlanmalıdır. En önemli sorun ise ileri teknoloji üretimine uluslararası engelleme çabalarıdır ki, “Türkiye-Azerbaycan birlikteliğinin gücü” ve “devlet aklı” bunun önlemini alacaktır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir